Müşteri bize neden gelmiyor?
02 Kasım 2016
Çevremde devamlı işlerinden şikâyet eden meslektaşlarımın sık dile getirdiği bir sorudur? Kendilerine özel cevaplarımı gücüm yettiğince veriyorum. Beni tanıyanlar bilirler; çok sevdiğim dostlarıma bile eksiklerini sıralamak konusunda hiç cimri davranmam. İyi yaptıkları işi de söylerim, kötü yaptıklarını da esirgemem. Bütün süreçlerde başarısız olanlara da “bu işi bırakın” diyebilirim. Örneğin, mağaza içi yerleşimde en başarılı gördüğüm bir perakendecinin, bu konuda benchmarking çalışmalarına (kıyaslama) konu edilmesini tavsiye etmiştim. Arkasından aynı perakendecinin stok yönetiminde, gider yönetiminde ve nakit yönetiminde asla kopya edilmemesi gerektiğini yazdım. Çünkü bu konularda başarısızdı. Metrekare başına satışta rekor kıran bir yerel perakendecimize verimsizlik sebebiyle zora gireceğini söyledim. Maalesef haklı çıktım. Giderleri çok yüksekti ve kontrol edilmiyordu.
Buradan çıkan sonuç; bizim işimizin ne sadece sanatla, ne sadece matematikle (en önemlisi bu olmasına rağmen), ne de sadece ustalıkla başarılamayacağı gerçeğidir.
Perakendecilik, önceden oluşturulmuş prosedürler ve onu disiplinle uygulayacak hem alaylı hem de mektepli tarafını geliştirmiş kadrolar olmadan yürütülemez. Ne demek istediğimi bir örnekle açıklayayım. İşlek bir cadde üzerinde karşılıklı iki gurme marketten, müşteri trafiğine göre ters yönde olanı harikalar yaratırken, diğeri sinek avlamaktadır. Orta ölçekli yan yana olan iki markette de benzer durumlara sık rastlanabiliyor. Ancak ne gariptir ki, yarışta geriye düşenlerin sebepleri araştırmada ve çözüm üretmede o kadar hevesli ve hareketli olduğunu göremiyoruz.
Ben şimdi “Müşteri bize neden gelmiyor?” sorusuna tüketici gözüyle cevaplar vereceğim. Bu olumsuzluklardan 3-5 tanesi birçok işletmeye mutlaka uyar. Zaten tamamının aynı perakendecide gerçekleşmesi mümkün değildir. Zira bozuk saat bile günde iki defa doğru zamanı gösterir. Şimdi bu sorunun olası cevaplarına geçelim.
- Müşteri etikette gördüğü fiyattan fazlasını kasa fişinde en az 3 defa görüyorsa yolunu değiştirir. Hata her işletmede olur, ama bu hataların tamamı her zaman müşteri aleyhine oluşuyorsa algıda niyet sorgulanır.
- İstediğiniz kadar kaliteli et tedarik edin ve bunun reklamını yapın, onu işleyecek ustalık eksikse kayış gibi ete müşteri gelmez.
- Meyve sebzenin tarladan, bahçeden kaliteli seçimi yetmez. Gün içinde tezgâhta ayıklama, bozulan sunumu düzeltme, güneşten ve rüzgârdan koruma hizmeti aksıyorsa müşteri sadece gördüğüne inanır. Reklam müşteriyi mağazaya getirir; ama olumsuz algı alışverişin önünü keser. Tezgâhta yer alan Santa Maria armut, akça armut arayan ve bulamayan müşteriye bir şey ifade etmez. Yani birinin yerine diğerini satamazsınız. Amasya elması yoksa müşteri için starking elma tercih nedeni olmaz. Şeker hastası ekşi elma arıyorsa, diğer bütün elma çeşitleri onun için önem taşımaz.
Sonuç olarak; meyve sebzede son sahne önemlidir. Çeşit eksikse ve hizmet aksıyorsa “İyi Tarım Uygulamaları” sadece kulakta hoş bir seda olarak kalır, neticeye etki etmez.
- Personelden tasarruf etmek adına kasap yerine eti şarküteri elemanınız veriyorsa size yakın çevrede alternatifi bulunan müşteri rakibe gider.
- Evinde titiz olan bir kadın müşterinin tezgâh üzerinde gördüğü kirli temizlik bezinin etkisinde kalmaması düşünülemez.
- “Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz” sözünün doğruluğu kadar bunun tersi de gerçektir. Gazozdan çok alkollü içeceğin tüketildiği bir semtte, alkol satmayan bir perakendecinin yaşayamayacağını göremeyen kişiden tüccar olmaz. Alkol satan perakendeci için de muhafazakâr semtte açtığı dükkânın sonu aynıdır, yani neticesi hüsrandır. Kural; hedef kitlemiz neredeyse biz orada olmalıyız.
Önce özeleştiri, sonra müşteri ile empati, daha sonra da rakiplerle kıyaslama bu gün eskisinden daha önemlidir. Zira doğruları yapan ayakta kalacaktır.
ERCÜMENT TUNÇALP