Haberler

“Gıda fiyatında üretici-market makasını daraltacak tedbirler için göreve hazırız”


16 Ekim 2015

Perakende sektörünün gelişimi için Türkiye genelinde farklı organizasyonlara imza atan Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF), İzmir’de EGE PERDER ev sahipliğinde düzenlediği Perakende Konferansı ile ‘Gıda Fiyat Artışları’ konusunu masaya yatırdı. Etkinliğe, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mehmet Hadi Tunç, İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş’ın yanı sıra 400’ü aşkın perakendeci, tedarikçi ve STK temsilcisi katıldı.

Perakende sektörünün bugünü ve yarınını şekillendirmek için Türkiye’nin farklı illerinde gerçekleştirilen Perakende Konferansı geniş bir katılımla başladı. Perakende sektöründe son dönemin en önemli konularının başında yer alan “Gıda fiyat artışlarının” ele alındığı konferansta organize perakendenin önemi, gıdada fiyat dengesi ve perakende sektörü, gıda fiyat artışlarının seyri ve gıda fiyat artışlarındaki gerçekler masaya yatırılıyor.

Retail Türkiye işbirliği ile İzmir Kaya Termal Hotel’de gerçekleştirilen konferansta konuşan TPF Başkanı Mustafa Altunbilek, gıda fiyatlarındaki aylık artışların, aylık enflasyon oranının üzerinde seyretmesinin, hükümetin de gündeminde yer aldığını hatırlattı. Altunbilek, “Perakendeciler olarak kamuoyu nezdinde gıda fiyatları artışında günah keçisi olarak gösterilmekten çok rahatsızız. Tüketicilerin alışverişlerinde sepetlerini daha ucuza doldurabilmeleri için hükümetçe bize verilecek görev her ne ise hazırız” dedi.

Altunbilek, şöyle devam etti: “Tüm yatırımlarını bu ülkeye yapan, önemli oranlarda istihdam sağlayan, krizlerde ekonominin hareketlenmesine en büyük katkılardan birini sağlayan, yerel ekonominin can damarlarından biri olan yerel perakendeciler olarak, gıda fiyatlarındaki artışlarda günah keçisinin bizler olmadığını çok net bir biçimde biliyoruz. Ülkemizde gıda ürünleri, tarladan rafa ulaşana dek maalesef çok defa el değiştiriyor. Tarladaki üreticisinden nakliyecisine, özellik ve kalitesine göre kategori edilmesinden Hal’e ve rafa kadar, her el değişiminde, mesafe kat ettiği her durakta ek ücretlendirmelerle fiyatı artıyor. Gıdanın dolaşımından kaynaklı bu fiyat artışına bir de gıda ürünlerine uygulanan KDV eklenince fiyatlar iyice kabarıyor.”

 

“1 KİLO PİRİNÇTE KÂRIMIZ 45 KURUŞ”

Ürün örnekleri üzerinden de gıda artışını özetleyen Altunbilek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tarladan markete ulaşana dek lojistik, stoklama, depolama gibi sebeplerle kilosu 5.05 TL’ye çıkan pirinci, perakendeci 0.05 TL KDV ile 5,10 TL’ye alıyor. Markette satılırken fiyatın üzerine yüzde 8 KDV ekleniyor. Perakendecinin maliyeti bu durumda 5.45 TL’ye yükseliyor. Buna göre pirinç, daha perakendeciye ulaşmadan market envanterine yüklenen tüm bu artışlarla girmiş oluyor. Ürünün bu kez markette depolaması, iletişimi, market kirası, marketin istihdamı, çalışanların eğitimi ve diğer giderler için eklenen işletme kârı ile pirincin satış fiyatı 5.9 TL’ye yükseliyor.”

Marketçiler olarak 1 kilo pirinçte karlarının 45 kuruş olduğunun altını çizen Altunbilek, gıda fiyatlarındaki artış ile ilgili çözüm önerilerini ise şöyle sıraladı:

“Tarladan rafa ürünün fiyatı neredeyse 2 kat artıyor. Yapılması gereken fiyatlar arasındaki uçurumun giderilmesi, üreticinin de marketçinin de tüketicinin de makul fiyatlarla ürün alabilmesinin yolunun açılmasıdır. Federasyon olarak önerimiz gıda ürünlerinde yüzde 8 olan KDV oranlarında indirim yapılmasıdır. Sepette ürünlerin yüzde 7 ucuzlaması anlamına gelecek olan bu indirimin, acilen yaşama geçirilmesidir. Yaşanan artışlarda bir başka temel neden ise tarımda ürün arzına ilişkin yaşananlardır. Ürün arzında istikrar sağlayıcı politikalar oluşturulmalı, fiyatların aşağı ve yukarı yönlü hareketleri makul bir düzleme oturtulmaya çalışılmalı, arz fazlası tespit edilmeli, olası üretim fazlasını önlemeye ya da değerlendirmeye yönelik önlemler geliştirilmeli, belki de sosyal politikalar bu etken de göz önüne alınarak oluşturmalıdır. Bugün burada konunun tarafları olarak, gıda fiyatlarının düşürülmesi, tarım politikaları, şirketler ve kurumlarla nasıl bir zeminde buluşulması gibi meselelerde ortak akılla çözümler üretebilmek için iyi bir başlangıç yapabileceğimize inanıyorum.”

“TARIMDAKİ ÜRETİMİ UYDUDAN GÜNCEL TEKNOLOJİLERLE İZLİYORUZ”

Konferansta tarımda yapısal değişim ve dönüşüm döneminin önünü açacak 17 kanun yayınlandığını belirten Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mehmet Hadi Tunç, “Tarım Politikalarındaki Yenilikleri” katılımcılarla paylaştı. Bakanlığı’nın çağdaş tarım anlayışına uygun olarak yeniden yapılandırıldığını hatırlatan Mehmet Hadi Tunç, tarım arazilerinde bölünmenin durdurulduğunu, arazi toplulaştırma çalışmalarının hız kazandığını, tarım havzaları üretim ve destekleme modelinin oluşturulduğunu, 2015 yılında üreticilere 10 milyar TL destek sağlanacağını söyledi. Tarımsal kuraklıkla mücadele stratejisi eylem planının oluşturulduğunu belirten Tunç, teknolojinin hızla gelişimine paralel tarım arazilerinin uydudan izlenmesinden, üretim ve tüketime kadar tüm aşamaların kontrol edilebilecek teknolojiyle kontrol edilebilir hale gelindiğini belirtti. Gıda güvenilirliği konusunda önemli düzenlemeler yapıldığını belirten Tunç, “Mevzuatta yaptığımız düzenlemelerle etkin denetim hizmeti kapsamında 2014’te 600.924, 2015 yılı Eylül ayı itibariyle de 500.517 işletmede gıda denetimi yapıldı” dedi.

“GIDA VE TARIMSAL ÜRÜN PİYASALARI İZLEME VE DEĞERLENDİRME KOMİTESİ KURULDU”

Tunç, perakendecilik sektöründen makul kâr marjıyla çalışan, tüketici sağlığını ön planda tutan, sözleşmeli üretim modeliyle aracı sayısını azaltmaya yönelik çalışmalarla ilgili olarak şunları kaydetti;

“Başbakanlık genelgesi ile gıda ve tarım ürünlerinin; kısa ve uzun vadeli arz-talep, ihracat-ithalat ve üretim-tüketim değişimleri ile bu değişimlerin ve dağıtım zincirindeki gelişmelerin fiyatlara olası etkilerini izlemek ve değerlendirmek, gerekli görülmesi halinde, alınacak tedbirlere ve uygulanacak politikalara ilişkin önerilerde bulunmak üzere Bakanlığımız koordinasyonunda Ekonomi, Gümrük ve Ticaret, Kalkınma ve Maliye Bakanlıklarının Müsteşarları, Hazine Müsteşarı, T.C. Merkez Bankası Başkanı ve Türkiye İstatistik Kurumu Başkanı’nın temsil edildiği  ‘Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi’ kuruldu. Hayata geçen komiteyle birlikte şimdiye kadar 3 toplantı gerçekleştirdik. Bu toplantılar neticesinde ‘Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi Raporu’nun, Ekonomi Koordinasyon Kurulu’na sunulmak üzere kabulüne, enflasyona katkısı yüksek olan ürünlere dair politika, analiz ve projeksiyon modellerinin pilot uygulamalarının başlatılmasına, Türkiye Gıda Arz Zinciri Gözlemevi çalışmalarını yürütmek üzere bir çalışma grubu oluşturulmasına karar verildi. Kırmızı ette de fiyat artışının önüne geçilmesi için ithalatta uygulanan gümrük vergisi oranları düşürülmüş, bazı ürünlerde sıfırlanmıştır.”

“PERAKENDECİLER KAYITLI EKONOMİ VE İSTİHDAMA BÜYÜK KATKI SAĞLIYOR”

17 tasarının ardından kabul edilen Perakende Yasası’na perakende meslek grup üyeleriyle birlikte önemli katkılar sağladıklarını vurgulayan İzmir Ticaret Odası (İTO) Başkanı Ekrem Demirtaş ise konferanstaki konuşmasında Türkiye ekonomisinin son yıllarda önemli sınavlardan geçtiğine dikkat çekti. Demirtaş, “Ekonomik ve siyasal belirsizlikler tüm sektörleri olduğu gibi perakende sektörünü de etkiliyor. Son aylarda hepimizin içinde yakan terör olayları, doğu ve güney doğudaki perakende sektörünü olumsuz etkiledi” dedi. Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Perakende sektörü ekonomideki olumsuzluklara rağmen geçen yıl 9.8 büyüdü. Yerel perakende sektörü % 14 büyümeyi yakaladı. Yapılan araştırmalar sektör büyüklüğünün 300 milyar doları aştığına işaret ediyor. Ülkemizin en büyük sorunlarından biri kayıt dışılık; diğeri ise işsizlik. Perakendeciler hem kayıtlı ekonomiye geçiş konusunda hem de istihdam alanında büyük katkı sağlıyor. Yaptığımız işin bir sonraki yıl aynısını yaparsak başarılı olamayız. Bu yüzden perakende sektörünün de değişimi yakından takip etmesi gerektiğini düşünüyorum. Artık büyük ve güçlünün anlamı olmayan bir dönemdeyiz. Alışveriş yaptığımız mağazalarımız metrekare anlamında giderek küçülüyor. Alışverişe insanlar vakit ayırmak istemiyor. Hatta ve hatta tüketiciler kendilerine yakın mağazaları tercih ediyor. Bu doğrultuda sistemlerinizin değişmesine, teknoloji olarak güç birliği yapmanız hem size hem tüketiciye faydalı olacaktır.”