Yerel zincirlerin uygun fiyata hizmet vermesi mümkün mü?
20 Ekim 2015
Türkiye ekonomisi son 2 yıldır hepimizin bildiği üzere çok önemli bir sınav veriyor. Dalgalı ekonomi ve zorlu rekabet koşullarına ek olarak Türkiye’nin bir türlü seçim sürecinden çıkamaması, tüm sektörlerde planların yeniden gözden geçirilmesine neden oldu. Yılın ilk 9 ayında ‘varlıklarını sürdürmekte zorlandıkları’ gerekçesiyle önemli dünya devi yatırımcıların Türkiye’den açıkladığı çıkma kararı da ekonomik gidişteki soru işaretlerini artırdı. Oluşan ekonomik ve siyasi belirsizlik ortamında ortaya çıkan çeşitli spekülatif söylemler de döviz kurlarını olumsuz etkiledi. Özellikle son iki ayda, dolardaki tırmanış tarihi seviyeye ulaştı.
Yaşanan gelişmeler, Türkiye ekonomisinin lokomotifini oluşturan tüm sektörlerde olduğu gibi perakendeyi de olumsuz etkiledi. Ancak bu olumsuz dalgalanmadan minimum kayıpla sıyrılıp, yolumuza emin adımlarla devam ediyoruz. Perakendeci, üretici ve tedarikçi olmak üzere 1 milyonu aşkın paydaşımızla, el birliği ile elde ettiğimiz büyüme rakamlarını her yıl perçinliyoruz. Bizler bu büyük oluşumun oluşturduğu sinerji ile hedeflerimizde revize yapmadan, yılsonunu yüzde 14 büyüme ile tamamlamayı, Cumhuriyetimizin 100. yılında da ciromuzu 70 milyar TL’ye ulaştırmak için çalışıyoruz. Gerek Türkiye genelindeki konferanslarımızı, gerek gücümüzün en büyük simgesi çalışanlarımız için eğitimlerimizi, gerekse bilgilendirme toplantılarımızı hız kesmeden sürdürüyoruz.
Hedefimiz aslında çok büyük… Bu önemli hedefe ulaşmak için de maruz kaldığımız çeşitli söylemlerin, spekülatif haberlerin, 4 bine yakın satış noktamız üzerine yakıştırılan “pahalı” damgasının önüne geçmek için TPF ve Türkiye genelinde organize çalışan 17 PERDER olarak çalışmalarımıza aralıksız devam ediyoruz. Bu kapsamda; manav, kırmızı et, bakliyat, unlu mamuller, zeytin ve zeytinyağı ürünlerinde KDV oranının toptanda olduğu gibi perakende de %8’den, %1’e düşürülmesi için görüşmelerimizi sürdüreceğiz. Gerekli düzenlemelerle, sektörün büyümesini yüzde 10’lardan daha yukarı taşıyıp, 70 bini aşan ailemizi daha da büyütüp, tüketicilerin bu sayede sepetlerini daha ucuza doldurabileceğiz.
Agresif bir büyüme beklentisi olmayan yerel perakendede sürdürülebilir başarıya KDV düzenlemesinin yanı sıra atılacak bazı önemli adımlarla ulaşacağız. Bu adımların başında da algı yönetimi yer alıyor. Konuyu son dönemde dile getirilen birkaç söylemle açmak isterim. “Günlük alışveriş yapın”, “Marketlerin indirim kampanyalarına kanıp savurganlık yapmayın”, “Gıda fiyatlarındaki artışın nedeni marketler. Tarlada bu fiyata, markette 2-3 katına satılıyor” söylemlerinin önüne geçebilmek adına iletişim çalışmalarımızı güçlendireceğiz. Peki nasıl?
Önümüzde kapı gibi duran haksız rekabet koşullarında; depolama, taşıma, iletişim, market kirası, istihdam, eğitim ve diğer zorunlu giderleri de kattığımızda 5.05 TL’lik pirinci 5.9 TL’ye raflara çıkartmak zorunda kalıyoruz. Hal böyleyken minimum kârla tüketicileri memnun edebilmemiz mümkün değil. Pirinçten yola çıktık ancak bu örneği bir çok gıda maddesine taşıyabiliriz.
Yazımın başında da “hedeflerimiz büyük” diye belirtmiştim. Bu önemli hedeflere ulaşacağımıza inancımız tam. Sektörü; üreticimizin, tedarikçimizin, perakendecinin, tüketicinin avantajlı konumda yer alacağı bir noktaya taşımaya bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sizlerin desteğiyle devam edeceğiz. Perakende sektörünün yatırımlarında lokasyon sorunu, sektörde tatillerin düzenlenmesi ve KDV indirimi gibi taleplerimizin de ele alınması en büyük temennimiz.
Mustafa Altunbilek-TPF Başkanı