Perder 37. Sayı - page 72

72
En iyi prestij, kârlılık
başındayız ve bizler hala kollarımız sıvalı
olarak bekliyoruz.
Evet her geçen yıl büyümesine devam
eden perakende sektöründe 2000 yılların
ortalarına gelindiğinde daha da hızlı oldu.
Tek bir prestij konusu vardı br an önce
her yere market açmak. Övünmeler ve
şirket büyüklükleri perakende sayılarıyla
anılır oldu. Ne kadar marketiniz varsa
o kadar büyüksünü ve de prestijlisiniz
durumu hasıl oldu. Aynı oranda müşteriyi
anlayamaya çalışanlar ve de teknolo-
jik gelişmeleri takip edenler ki Y kuşağı
hatta Z kuşağını kazanabilenler farklı
tarzda perakende noktaları ve aktiviteler
yapmaktaydılar. Bunların meyvelerini
de bir sonraki dönemde gördüler tabii ki.
Peki sadece kriterlerine uygun bir perak-
ende noktası bulup kiralayan veya satın
alanlara ne demeli. Tek amacı sayı olarak
çoğalarak prestijini artırmanın peşinde
olanlar ise zamanla baktılar ki kazın ayağı
öyle değil. Bu arada perakende sektörü
her geçen gün büyüyor büyümesine de
yan yana birçok perakendecileri görmeye
başladık.Tüketicilerin yüzü gülüyor çünkü;
“indirimin dibi yoktur..” Mantığıyla komşu
ne indirim yaptıysa ben ondan daha iyi
indirim yaparım çekişmeleri, atışmaları
başladı.Karlılığın iyi olduğu dönemlerde
30 perakende noktasından 3-5 tanesi
zarar bile etse onu telefi edebiliyordunuz
oysa her geçen gün artan rekabet koşulları
karlılıkları da düşürdü. Ve işletme giderleri
büyümede olduğu gibi büyümeye başladı.
Hal böyle olunca bilançolar incelendi ve
müdahaleler başladı.
Ne mi oldu,nasıl mı müdahale yapıldı?
Önceden bir şubesini kapatan perakendeci
kendi prestijinden kayıp sanırken şimdi
avantaj durumuna geçti yani ataların
değimiyle; “zararın neresinden dönülürse
kardır..”
Dönemleri başladı. Ve zarar edilen
perakende noktaları bir bir kapatılmaya
başlandı. Tabii ki bu arada perakende sek-
törü de durmayıp gelişimine ve değişimice
devam etmekteydi. Tüketiciler değişimler-
ini sürdürmekte, teknolojiden konseptte
kadar değişim yaşanmaktaydı. Bir taraftan
da perakendeci bunlara ayak uydurmak
zorunda idi.Her zamanki gibi perakendecil-
erin işleri çok ama çok zordu.
Perakendeciler 2012’lere geldiğinde
bilançolarını ve karlılıklarını günlük takibe
başlamışlar artık zarar eden yerlerini kapa-
tmak zorunda olduklarını anlamışlardı.
İşte tan burada tedarikçilerin gözleri de
karlı perakendecilere yönelmişti. Devir
değişmiş ve prestijin adı da; “en iyi prestij
karlılıktır…” olmuştur.
Hatta kime dokunsak mağaza kapattığın-
da karlılık arttığı için daha mutlu olduk-
larını söylemeye başlamışlardır. Dün devir
öyleydi bugün devi böyle, olmaz denilenler
bir anda olur hale geliyor. Derler ya atalar;
“ne oldum değil ne olacağım diyeceksin…”
Bir anda her şey 180 derece değişebiliyor.
Bugün yadırgadıklarımıza yarın sempati
ile bakabiliyoruz. Bir nevi düzene ayak
uydurmak gerekliliğini çıkmaktadır. Ayak
uyduranlar ayakta kalmakta diğerleri
mi? Onu zaten sizler çok iyi biliyorsunuz.
Tabii ki burada önyargı da devreye
girmektedir. Olaylara,insanlara ve hatta
gördüklerimize önyargı ile bakmamalıyız.
Temkinli bakabilirsiniz ama asla önyargı
ile bakmamalıyız. Bu önce bizi yıprat-
maya düşüncelerimize gem vurmaya
başlar. Sonra da değişen ve gelişen
dünyada bizleri adım adım geriye doğru
atmaya başlar. Bir bakmışız ki bizlerle işe
başlayanlardan bayağı gerilerdeyiz. Bu
sefer ne kadar çaba sarf edersek edelim
onlara asla yetişemeyiz, sonra mı ne olur?
Cevabı siz de tabii ki..
İnsanlar birilerine yardım ederler tabii ki
bunun birkaç bakış açısı vardır. Birincisi
kazancının zekatı açısından, ikincisi ise in-
sanların mutlulukları açısındandır. Sadece
yardımı alana değil veren de bir o kadar
mutludur. Hatta veren daha da mutludur.
Neden mi? Alan bir sefer alır ve mutlu olur,
oysa yardım eden ise hatırladıkça mutlu
olur. Böylece yardımı alandan çok verene
katkısı vardır. Buradan gelelim karlılığa
işletmeler karlı olmayan işletmeleri kapa-
tmazsalar sanki boşa verilen yardım gibi
zamanla da mutsuz olurlar ve bu mutsu-
zlukları her zararı duyduğunda artarak
devam ederler.
Durum onu gösteriyor ki bundan sonraki
süreçte en iyi ve en karlı olabilecek yere
perakende noktaları açılacak, karlılıkları
azalan veya zarar eden yerler için ise tüm
vücudu kaplamadan neşter vurulup müda-
hale yapılacaktır. Kılı kırk yararak en ince
ayrıntısına kadar düşünülere perakende
noktalarına karar verilecek. Araştırmalar
daha da derinlemesine yapılacak,her
yönüyle incelenip, senaryolar tasarlanıp ve
yine atasözlerinin dediği gibi;
“Bin kere düşünüp, bir kere karar veri-
lecek…”
Başlığa bakıldığında ilk aklımıza gelen
söz şu olsa gerek!; “tabii ki ticaretin kuralı
karlılıktır.Karlılık olacak ki daha ileriye
gidebilelim…” gibi birçok söz gelmektedir.
Bunlara birçok ilavede yapılabilir. Ticaretin
ikiz kardeşidir karlılık.
Geriye dönüp neler yaptığımıza bir
bakalım ki ne kadar değişim ve gelişim
olmuş görelim. 1990 yıllarda başlayan
perakende ticareti her geçen gün gelişmiş
ve popüler sektör haline gelmiş ve tercih
edilen meslekler listesine girmiştir. Her
nedense meslek olarak görülmesi hala
zor olsa bile o yıllarda da en çok perso-
nel alınan sektörlerin başında gelmesine
rağmen nedendir bilinmez baylar için iyi
bir iş bulana kadar, bayanlar için ev-
lenene kadar çalışılan sektör şeklindeydi.
Günümüzü soracak olursanız bir arpa boyu
yol aldık o kadar. Neyse biz sürece devam
edelim. 2000 yıllara gelindiğinde bakıldı ki
büyüme ülke büyümesinin 7-8 katı olarak
devam etmekteydi. Her geçen gün farklı
konseptlerde büyüyen perakende devlet
yetkililerin de dikkatini çekti ki perakende
yasası için kollar sıvandı. 2014 yılının
Gurbet ALTAY
Genel Koordinatör
Durum onu gösteriyor ki bundan
sonraki süreçte en iyi ve en karlı
olabilecek yere perakende nokta-
ları açılacak, karlılıkları azalan veya
zarar eden yerler için ise tüm vücudu
kaplamadan neşter vurulup müdahale
yapılacaktır.
perder
serbest köşe
1...,62,63,64,65,66,67,68,69,70,71 73,74,75,76,77,78,79,80,81,82,...84
Powered by FlippingBook