Yazarlar

Her İki Açıdan Ürün Güvenliği!


14 Aralık 2011

Ekonomik verilere göre ülkemizin istihdama katkı sağlayan en dinamik sektörü hiç kuşkusuz “perakende sektörü”. Sektörün gelişimiyle birlikte aslında sorunları ve bu sorunların çözümleri de beraberinde büyümekte. Özellikle nihai tüketicilerin doğrudan tüketime yönelik alış-veriş davranışları sergilemesi bu alanda faaliyet gösteren firmalar açısından son derece dikkat edilmesi geren konuların başında “Ürün Güvenliği” gelmeli. Bu kavram aslında iki farklı anlam içermesi bakımında başlıkta her iki yönde ele alınması bakımından vermek istediğim mesaja uygun olarak belirlendi.

Ürün güvenliği denildiğinde ilk aklımıza gelen Dış Ticaret Müsteşarlığı kaynaklarına göre : Piyasaya arz edilecek her ürünün, insan sağlığı, can ve mal güvenliği, hayvan ve bitki yaşam ve sağlığı, çevre ve tüketicinin korunması açısından asgari güvenlik koşullarını sağlaması gelmelidir. ( Mağazalardaki ürün hırsızlığı ile kastedilen güvenlik konusu bir sonraki aşamada ele alınacaktır ). Güvenli ürün, normal kullanım koşullarında risk taşımayan veya kabul edilebilir ölçülerde risk taşıyan ve yukarıda bahsedilen temel gerekler bakımından azami ölçüde koruma sağlayan ürünü ifade eder ve ilgili mevzuatına uygun ürünler güvenli olarak kabul edilirler. Piyasaya güvenli ürün sunulmasını sağlamak ve ürün güvenliğine ilişkin tedbirleri almak amacıyla Avrupa Birliği’nin “Genel Ürün Güvenliği”ne ilişkin mevzuatı temel alınarak “4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun” hazırlanmış ve 2002 yılı itibari ile yürürlüğe girmiştir. Bu kapsamda, kendi görev alanlarına giren ürünlerin mevzuatının hazırlanması ve uygulanmasından yetkili kuruluşlar sorumludur. Diğer taraftan, üretici piyasaya güvenli ürün arz etmek zorundadır. Bununla birlikte, ürüne ilişin tüketiciye bilgi sağlamak, özelliklerini belirtecek şekilde ürünü işaretlemek; gerektiğinde piyasaya arz edilmiş ürünlerden numuneler alarak test etmek, şikayetleri soruşturmak ve yapılan denetim sonuçlarından dağıtıcıları haberdar etmek, riskleri önlemek amacıyla ürünlerin toplatılması ve bertarafı da dahil olmak üzere gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. Dağıtıcı ise, sahip olduğu bilgiler çerçevesinde, güvenli olmayan ürünleri piyasaya arz edemez ve faaliyet alanı çerçevesinde ürünlerin taşıdığı riskler ve bu risklerden korunmak için alınması gereken önlemler hakkında ilgililere bilgi verir. Üreticinin tespit edilemediği durumlarda, üreticinin veya ürünü tedarik ettiği kişinin kimliğini bildirmeyen satıcı üretici olarak kabul edilir ve ürüne ilişkin tüm sorumluluğu üstlenir. İlgili mevzuatına uygunluğu belgelenmiş olsa dahi, bir ürünün güvenli olmadığına dair kesin belirtilerin bulunması halinde, bu ürünün piyasaya arzı, kontrol yapılıncaya kadar yetkili kuruluşça geçici olarak durdurulur. Yapılan kontrol sonucunda ürünün güvenli olmadığının tespit edilmesi halinde, yetkili kuruluş, ürünün piyasaya arzını yasaklar ve/veya piyasaya arz edilmiş ürünleri toplatır ve/veya ürünlerin kısmen veya tamamen bertaraf edilmesini sağlar. Piyasadaki ürünlerin güvenli olup olmadığına yönelik denetimler ve bu denetimler neticesinde alınan önlemler ekonominin iki büyük aktörü olan üretici ve tüketici kesimini doğrudan etkilemektedir. Tüketiciler için sağlık ve güvenliklerine olumsuz etki edecek ürünlerin piyasada yer almaması önem arz ederken, üreticiler de kazançlarını ve ürünlerinin piyasadaki imajını göz önünde bulundurmaktadırlar.

Ekonomi bakanlığının yaptığı çalışmalara göre; PGD (Piyasa gözetimi ve denetimi)’nin insan sağlığını, can güvenliğini ve çevreyi koruyarak toplumun hayat kalitesini yükseltmenin yanı sıra, topluma, özellikle ekonomik anlamda sağladığı başka yararlar da vardır. Bunları özetlemek gerekirse:

Devlet, PGD faaliyetlerini gerçekleştirirken tüketici ve üretici faydaları arasındaki dengeyi gözetmek durumundadır. Özellikle küçük ve orta ölçekli üreticilere, yeni mevzuatın getirdiği yükümlülükleri yerine getirmelerine yönelik gerekli desteğin verilmesi ihmal edilmemelidir. Ancak, şüphesiz ki konu insan sağlığı olduğunda bu dengenin tüketici lehine gözetilmesi esas olmalıdır. Bunun yanı sıra Üreticiler piyasaya sadece teknik düzenlemesine uygun ve güvenli olan ürünleri arz etmek zorundadırlar. Üreticinin ülkede yerleşik olmaması halinde yetkili temsilcisi ya da ithalatçısı veya ürünün güvenliğini etkileyecek işlemde bulunan diğer gerçek ve tüzel kişiler ürün güvenliğinden sorumludur. Dağıtıcı ise, güvenli olduğunu olmadığını bildiği ürünü piyasaya arz edemez. Ayrıca malı tedarik ettiği kişinin kimliğini bildirmez ise üretici olarak kabul edilir ve üreticinin sahip olduğu tüm sorumlulukları yüklenir.

“Dün yaptığınız şey size hala çok iyi görünüyorsa, bugün yeterli değilsiniz demektir”

Earle Wilson