Yazarlar

İstanbul Perder’de Reşat Narman Dönemi


22 Temmuz 2011

Yaklaşık altı yıl önce söyleşilerle başlayan süreç, bu yıl “kurultay” telaffuzlarının yapıldığı, son derece demokratik ve örnek bir genel kurul ile Mopaş Marketler Birliği Genel Müdürü Reşat Narman’ın üçüncü dönem başkanı seçilmesi ile son buldu.

Sevgili Reşat Bey’i tebrik ediyor, tertemiz başarı hikâyeleri ile dolu iş yaşamının bir sayfasını da PERDER için doldurmasını can-ı gönülden temenni ediyorum.

İstanbul PERDER, kurulduğu günden bu yana geçen kısa süre zarfında Türkiye’de varlığını kabul ettirmiş, güçlü ve potansiyel açıdan da geleceği olan bir sivil toplum kuruluşu olarak yerini almıştır. Bu dönemki genel kurulda, kurucu başkan Erdal Tüfekçi’ye Onursal Başkanlık payesinin verilmesi ayrıca takdire şayan bir durum olmuştur. Sanırım bu çatının en önemli özelliklerinden bir tanesi de “vefa” duygusunun gelişmiş olmasıdır diyebiliriz. (Aynı güzel davranışı kuruluş sürecindeki katkıları nedeniyle Ergün Güler ve şahsıma “Onur Üyeliği” payesi vererek göstermiş olmaları da konunun bir ispatıdır.) Sonuçta birbirleri ile sahada rekabet halinde olan insanların belirli ilkeler etrafında toplandıkları İstanbul PERDEER çatısı altında, son derece güzel dostluklar geliştirerek işbirliği halinde olmaları ve gerektiğinde birbirlerine destek olmaları sanırım aranan bir işbirlikteliği olarak örnek teşkil etmektedir. Kurucu başkan Erdal Tüfekçi döneminde istikameti ve temel misyonu belirlenmiş bir sivil toplum kuruluşu olarak PERDER, temas etmesi gereken birçok konu ve kurum ile teması gerçekleştirmişti. Dolayısıyla bu ilişkisel pazarlama dönemi sonrasında potansiyel sınırlarını keşfederek ulaşılabilecek noktaların ne kadar yükseklerde olduğu hissedilmişti. Yine birinci dönemde, derneğin belirlenen ve hissedilen istikametlerde büyüyebilmesi doğrultusunda gerekli olan altyapı hazırlıkları tamamlanarak PERDER yürümeye ve koşmaya hazır hale getirilmiş oldu. Bu dönemde atılan her adım derneğin geleceği için son derece gerekli ve doğru adımlardı. Tüzüğü gereği ikinci defa başkanlık yapma şansı da bulunan Erdal Bey, demokrasilerde olması gereken ancak bir türlü kullanılamayan bir mekanizmayı tercih ederek örnek bir davranışla, ikinci defa başkanlığa aday olmadı. Bu davranışı kendisinden sonra başkan olan Turan Özbahçeci’nin de ikinci defa aday olmamasıyla devam etti. Bu durum son olarak 5 Haziran 2010 Cumartesi günü başkanlığa seçilen Reşat Narman’ın da iki yılın sonunda aday olmayacağını ilan etmesiyle sanırım teamül haline dönüşmüş oldu.

Kuruluşundan itibaren sürekli gelişim halinde olan bu yapı, aslında yerli perakendenin geliştirilmesi, organize olması ile güçlü bir ekonomik yapıya kavuşturularak ülkemizin gelişimine katkı sağlamayı temel bir ülkü olarak benimsemiştir. Temelinde işbirlikteliği yatan bu girişim, temel sorunlara birlikte kurumsal çözümler bulunması, gelişmişlik düzeyinin artırılması, bilgi ve teknoloji artırımı, birliğin gücünün yaygınlaştırılarak daha da etkin hale getirilmesi gibi konular başta olmak üzere birçok alanda çalışmalarına hız verecektir. İkinci dönemde, dostluğu ile mutluluk duyduğum sevgili Turan Özbahçeci ile birçok güzel projenin hayata geçirilmesi ile adından sıkça bahsettiren PERDER, bu dönemde birliğin avantajını üyelerine reel anlamda iyiden iyiye hissettirdi. Kurumsal bazda gerçekleştirilen her proje, üyelerin kasasına karlılık olarak girmeye başladı. Örneğin, GSM operatörleri projesi, baskılı poşet projesi, araç kiralama projesi, sigorta ve brokerlik projesi, radyo yayın projesi, çıraklık eğitim projesi, personel maaş ödemeleri ve pos oranları ile ilgili olarak banka anlaşma projesi, ağır ve tehlikeli işlerde çalışanların sertifikalandırılmaları projesi, sarf malzemelerle ilgili projelendirme, İşkur-PERDER iş birliğiyle yetiştirilmiş personel istihdam projesi, yazarkasa ruloları ve etiket alım projesi, yazarkasa projesi, market poşetleri üzerine reklam projesi, sosyal sorumluluk projeleri, eğitim projeleri, indirimli elektrik projesi ve akaryakıt projeleri gerçek manada Turan Özbahçeci’nin aktif ve dinamik kişiliğinde hayat buldu. Turan Bey’in sanırım en büyük icraatı ise, Fayda A.Ş. kuruluşu ve yönetim kurulu başkanı olarak üstlendiği rol olmuştur. Toplam 73 şirkete ait yaklaşık 1000 şubeli bu proje yakın gelecekte İstanbul PERDER’in prestij projesi olarak en kârlı faaliyeti olacaktır. Temelindeki felsefe birlikteliğin, potansiyel gücün yine üyelerin gelişimi doğrultusunda reel anlamda kullanılmasıdır. Bu büyüklük her türlü başarıyı beraberinde getirebilecek bir potansiyele sahiptir. Sürece sahip çıkmaya kararlılıkla devam edilmelidir.

 

Reşat Narmanlı bu yeni dönemde ise artık ulusal oyuncuları içinde barındırabilecek ve ekonomik aktör olarak perakende sektörünün dış dünya ile entegre olmasını sağlayacak bir çizgide ilerlenmesi gerekecektir. Öncelikli olarak sanırım PERDER’in genişleme konusundaki çalışmalarını bu dönemde hızlandırarak genişlemenin boyutların belirlenmesi gerekecektir. Aslında bu genişleme boyutu Federasyon çatısı altında belirlenerek dernekler aracılığıyla gerçekleştirilmesi uygun olanıdır. Birçok ortak problemlerin ortak bir pota içerisinde eritilerek çözümlenmeye çalışılması öncelikli hedefler arasında yer alması muhtemel. Ancak bu süreçte üyelerin kurumsallaşma düzeyleri konusundaki çalışmalara hız verilerek üyelerin gelişimlerine katkı sağlayacak projelere imza atılması önemli. Sonuçta her biri ticari şirketlerden oluşan üyelerin, karlılıklarını artıracak, gelişimlerine katkı verecek ekonomik her proje PERDER’in geleceğe daha sağlam adımlarla yol almasını sağlayacaktır. Bu tür yapılar için en önemli ortak paydalardan bir tanesi de “fayda” dır. Üyelerin faydalandığı ve faydasına olacak her fikir, düşünce ya da proje hep destek görecektir. Ancak ekonomik faydanın yanında “sosyal fayda”nın da önemli olduğu gerçeği hiçbir zaman unutulmamalıdır. PERDER nihai olarak bir sivil toplum kuruluşudur ve kendisinde ticari bir şirket performansı beklenmemeli hatta faaliyetleri tamamıyla o doğrultuda değerlendirilmemelidir. Ülke demokrasi kültürüne olan katkıların yanı sıra sosyal sorumluluk çerçevesinde yürüttüğü projeleri artırarak devam ettirmelidir. Bir sivil toplum kuruluşu olarak üyelerini en iyi şekilde temsil etmeli, haklarını gerektiği gibi korumalı, onların bilgi, görgü ve kültürel gelişmelerine yönelik her türlü aktiviteyi organize edebilmelidir. Her kantitatif (nicelik) büyümenin sonundaki temel sorun; kalitatif (nitelik) olarak aynı büyümeyi sağlayamamaktır. Sanırım büyümenin devamında kurumsallaşma adına gerekli nitelik çalışmaları bu döneme damgasını vuracak ve standartlar belirlenecektir.

İnancım odur ki; Reşat Narman’ın mütevazı, birleştirici, ciddi, samimi, inançlı ve kararlı şahsında yeni yönetim kurulu, üyelerinin her türlü sorunlarının çözümünde İstanbul PERDER kendisinden beklenenin üzerine çıkarak Türk perakende sektörünün gelişimine “uluslararası standartlarda” katkı sağlamaya devam edecektir.

Yolunuz açık olsun Reşat Bey…