Kayıt dışı ekonomi tehdidi
31 Ocak 2014
Kayıt dışı ekonomi , belgesiz yada yanlış beyanlı belgelerle devletten tamamen yada kısmen gizlenerek yürütülen ekonomik faaliyetlerdir. Kayıt dışı ekonomiyi günümüzde gizli ekonomi, el altı ekonomi, görünmez ekonomi veya merdiven altı ekonomi gibi çeşitli adlandırmalarla tanımlamaktayız. Kayıt dışı ekonominin uygulanış / işleyiş biçimiyle üç başlık altında sürdürüldüğünü söyleyebiliriz :
1) Beyan dışı Ekonomik Faaliyetler : Bu kategorideki faaliyetler yasal ekonomik faaliyet alanına girmekle beraber vergi idaresine beyan edilmeyen gelir kalemlerinden oluşmaktadır. Bir başka versiyonu ise vergi dairelerine gerçek değerlerin altında bildirilen kalemlerden oluşabilmektedir.
2) Enformel Faaliyetler : Formel olarak kayda geçmeyen faaliyetlerdir. Enformel ekonomik faaliyetlerde yoğun olarak sermaye kullanılmaz ve genellikle prekapitalist dokularla tanımlanır. Öztüketim , seyyar satıcılık faaliyetleri gibi.
3) Yasadışı Ekonomik Faaliyetler : Yasal olmayan ve vergi açısından ağırlıklı olarak gelir yaratıcı faaliyetler olarak tanımlanır. Tefecilik, uyuşturucu, silah kaçakçılığı gibi gelir yaratıcı olmayan faaliyetlerden de söz edilebilir.
Kayıt dışı ekonominin oluşum nedenleri üzerine ekonomistlerin farklı tespitleri olsa da sonuçta iki ana başlık üzerinden ortaklaşmaktadırlar. Bunlardan birincisi vergisel faktörler. Bir diğeri ise kamunun vergi dışı müdahale ve yasaklamalarıdır. Kayıt dışı ekonominin genel verimsizliği ve yaygın işsizlik önemli etken olarak kabul edilir. Üretim sürecindeki genel verimsizlik düzeyi işletmeciyi kârlılığı arttırmak adına düşük gelir göstermeye ya da beyanname vermemeye yöneltmektedir. Kayıt dışı ekonomiler reel ekonomide önemli bir erozyona neden olmaktadırlar. Ekonominin bu bölümü resmi kayıtlara girmediği için ekonomik veriler doğru saptanamamaktadır. Kayıt dışı ekonominin yarattığı önemli katma değerin ekonomi dışı kalması ulusal gelir açısından önemli bir gelir kaybına neden olmaktadır.
Vergi ve kayıt dışılık maalesef birbirlerini besleyerek büyütmektedirler. Vergi sistemi kayıt dışına iterken kayıt dışı kesimlerin büyümesi de kayıt altındaki işletmelerin vergi yükünün ağırlaşmasına neden olmaktadır.
Kayıt dışı ve kayıt içi ekonomiler arasında ortaya çıkan farklı verimlilik ve fiyat farkları kayıt dışı ekonominin lehine büyümeye / güçlenmeye dönüşmektedir. Türkiye de kayır dışı ekonominin GSYİH’ ya oranı yer yer azaldığı görülse de istatistikler doğru yorumlandığında dolar bazında bu oranın yükseldiği görülmektedir.
Örneğin Türkiye de kayıt dışı ekonominin GSYİH’ya oranı 2002 yılında % 32.4 iken bu oran 2011 yılında % 27.7 ‘ye gerilemiştir. Ancak bu istatistiğe göre kayıt dışı azalmış görünse de aslında olayın öyle olmadığı görülmektedir. 2002 yılında Türkiye’nin GSYH tutarı yaklaşık 230 milyar dolar, 2011 yılında ise 773 milyar dolara yükseliyor. Yani 2002’de kayıt dışı ekonomi büyüklüğü 74 milyar dolar iken 2011’de bu tutar 214 milyar dolara yükseliyor. Kayıt dışı ekonominin perakende sektörüne etkisine baktığımızda : Bir yanı ile sürekli büyüyen bir perakende sektöründen söz ederken bu büyümeye paralel olarak işletmelerin artan maliyetleri, haksız ölçeklere dayanan fiyat endeksli rekabet koşullarının yanı sıra birde kayıt dışı ekonominin büyük bir tehdit oluşturduğu göz ardı edilmemelidir. İşletmeler, sürekli yeni yada artan vergi kuşatmışlığın altında bırakılmaktadırlar. Perakende sektöründeki ulusal ve uluslararası işletmelerin bu yılki bilanço sonuçlarına bakıldığında yaşadıkları kayıplarının bu tespitlerimizle örtüştüğü görülecektir. Diğer yanda organize perakendeciliğin büyüme trendlerine rağmen karlılığa düştüğü ve diğer yandan bu ölçekte bir yatırım , emek ve finans gücüne karşılık doğru orantılı bir gelir denklemi içinde olmadıkları görülmektedir.
Genelde bir bütün olarak ekonominin bütün oyuncularının özelde perakende sektörümüzün tüm paydaşlarının bir yanıyla kendi işletmelerinin büyüme ve gelişim süreçlerini doğru yönetirken diğer yandan Maliye Bakanlığı’nın kayıt dışı ekonomi ile mücadele eylem planı çerçevesinde kayıt dışılık ile mücadelenin bir öznesi olmaları gerektiğini unutmamalıdırlar.