Yazarlar

Mağaza ürün güvenliği


31 Ocak 2012

Bir önceki yazımda ürün güvenliği konusunu ele almış ve yazımın devamında da ürün güvenliği konusunun diğer boyutunu değerlendireceğimi ifade etmiştim. Ürün güvenliği denildiğinde ilk önce Piyasaya güvenli ürün sunulmasını sağlamak ve ürün güvenliğine ilişkin tedbirleri almak amacıyla Avrupa Birliği’nin “Genel Ürün Güvenliği”ne ilişkin mevzuatı temel alınarak “4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun” aklımıza gelmektedir. Bu kanundan kastedilenin ise; Dış Ticaret Müsteşarlığı kaynaklarına göre: Piyasaya arz edilecek her ürünün, insan sağlığı, can ve mal güvenliği, hayvan ve bitki yaşam ve sağlığı, çevre ve tüketicinin korunması açısından asgari güvenlik koşullarını sağlaması gelmektedir. Bu konulara bir önceki sayımızda değinmiştim. Bu yazımda daha çok perakende sektörüne hizmet veren mağaza ve marketlerdeki kötü niyet ve hırsızlık sebebiyle yaşanan kayıpların ne kadar ciddi boyutlara ulaştığını ifade etmek istiyorum. Bu konudaki kayıp miktar ve rakamlarının geldiği oran, genel krizlerle birlikte artan rekabet sonucu mağazalar için son derece önemli boyutlara ulaşmıştır. Özellikle karlılık ve verimlilik konularında tedbir alarak mevcut piyasa koşullarında ayakta kalarak büyümek isteyen firmaların Mağaza Ürün Güvenliği konusunda son derece dikkatli olması gerekmektedir.

Aslında mağaza ürün güvenliği olarak ifade etmeye çalıştığım konunun temelinde; yaşanan ürün kayıpları ve bunların firmalara olan maliyetleri konusu yer almaktadır. Kayıpların oluşması ve önlenmesi beraberinde ürün güvenliği kavramını çağrıştırdığından “güvenlik” kelimesi ile anlatılmak istenmiştir. Ürün kaybı dediğimizde yalnızca kötü niyet/hırsılık sonucu oluşan zarar akla gelmemeli. Hırsızlığın yanında muhasebe ve fiyatlandırma hataları ile satıcı yolsuzlukları da mutlaka düşünülmelidir. Global Retail Theft Barometer ( Küresel Perakende Hırsızlık Barometresi) adlı bir rapor hazırlayan grup, “ABD, Çin, FransaTürkiye, Rusya, Almanya, Brezilya, Hindistan ve Güney Afrika’nın aralarında olduğu 42 ülkedeki en büyük perakende şirketleriyle görüşülmüş. Bu yıl dünya genelinde perakendeciler güvenliğe ve önlem paketlerine yönelik harcamalarını yüzde 10 artırdı. Suç ve hataya bağlı kayıplar bu nedenle geçen yıla göre yüzde 5.6 azaldı. Buna rağmen, hırsızlık ağırlıklı kayıplar perakende satışların yüzde 1.36’sına denk gelen 107.3 milyar dolar olduğu ifade edildi. 2010’da ABD, 39.3 milyar dolarla suç ve hata nedeniyle yaşanan kayıplarda bir numara olurken, Japonya 9.2, İngiltere 6.6, Almanya 6.1 ve Fransa 5.7 milyar dolarla ilk 5 sırayı paylaştı. Türk perakende sektörü ise 1.690 milyar dolarlık hırsızlık ve ihmale bağlı kayıpla 14’üncü sırayı aldı. Bu rakam satışların yüzde 1.52’sine denk geldi. 2009’da satışların yüzde 1.67’si oranında kayıp yaşayan Türk perakendecileri kayıpları azaltmış oldu. Ancak günümüzde bu rakamlar % 2 ye ulaştığı biliniyor. Araştırmanın başlıca sonuçları ise şu şekilde: 6.2 milyon suçüstü!
– “Dünya genelinde suç artarken, suça bağlı kayıplar azaldı. Perakendecilerin yüzde 31’i hırsızlığın önceki yıla göre arttığını belirtirken, yüzde 41’i ise hırsızlık girişimlerinin arttığından yakındı.

– Yüzde 42.4 ile kayıpların baş sorumlusu olan genel hırsızlığın dünya perakendecilerine maliyeti 45.5 milyar dolar oldu. Ancak ABDKanada ve Avustralya’da çalışanların yaptığı hırsızlık, genel hırsızlığı geçti. ABD’de çalışanların hırsızlığı 17.2 milyar dolar zarara yol açarken genel hırsızlık 13.7 milyar dolar zarar getirdi.

– Dünya genelinde çalışanların yol açtığı hırsızlık (yüzde 35.3) 37.8 milyar dolar kayba yol açtı.
– Muhasebe ve fiyatlama hatalarından doğan kayıplar (yüzde 16.9) 18.1 milyar dolar,

– Satıcı yolsuzluklarının zararı ise (yüzde5.4) 5.8 milyar dolar oldu.

-Satıcılar 2010 yılında 6.2 milyon hırsızı suçüstü yakaladı.” Bu kadar yakalama ve onca kayıp!

En çok çalınanlar ise Parfüm ve diğer kokular, Alkollü içecekler (şampanya/viski), Kozmetik ve cilt bakım, ürünleri, DVD, CD, Video Oyunları, bilgisayar yazılımları, Küçük elektrikli ev aletleri, Bilgisayar ürünleri, Traş takımları, kadın iç çamaşırları, Tekstil ürünleri, Markalı giysiler ve Markalı spor malzemeleri, Aksesuarlar, ilginçtir Et ya da et ürünleri, tabii ki Sigara, Jilet ve Piller.

Ülkemizin en büyük perakende grubunun Ceo’su hırsızlık vaka’larının toplam cirolarının binde ‘’sini oluşturduğunu ve bu rakamın ise yaklaşık 1,5 Milyon TL’yi bulduğunu ifade ediyor. Aslında tek başına bu örnek bile durumun ne kadar ciddi boyutlara ulaştığının bir göstergesi. Çünkü bahse konu olan perakendeci ülkemizin en organize ve kurumsal firmalarından bir tanesi olunca diğerleri için durumun vahametini gözler önüne sermeye yetiyor.

Bu konuda tabii ki çözüm arayışları teknolojik olarak hızla gelişiyor. Bu pazarın bile büyüklüğünün ülkemizde 500 Milyon Doları geçtiği ifade ediliyor. EAS ( Elektronik Article Surveilance ) yani Ürün Takip Sistemleri adı verilen, içerisinde RFD ve Gizli barkod sistemleri başta olmak üzere birçok yeni teknolojilerle ürün koruma ve güvenlik sistemleri hızlı bir şekilde gelişmekte. Yaşanan kayıpların önlenmesine yönelik olarak bu gelişmelerin perakende yöneticileri tarafından doğru uygulamaların adapte edilmesi gerekiyor. Çünkü her yeni teknoloji önleyici olamayabiliyor. Bir sevindirici taraf henüz ülkemizde organize suç örgütleri oluşmadı. Buradaki temel soru kayıpların ne kadar farkındayız?

Konunun bir başka boyutu da sosyolojik açıdan ele alınması gerekiyor. Çünkü mağazalardan hırsızlık yapanların çok önemli bir kısmı bu işi ekonomik açıdan değil rahatsız olduğundan yapıyor. Hırsızlık yapanların %5 ila % 25’i Kleptomani hastası. Yani çalma dürtüsüne engel olamıyor. Bu durumda böyle bir kişinin yakalanıp cezai işlem görmesi ve sabıkalı hale gelmesi gerçekten çok acı bir konu. Bir kişinin bir yakınının böyle bir rahatsızlığı sebebiyle suçüstü yakalandığını ve korkusundan ihbar ve çağrılara cevap vermeyip cezaevine atılacağı korkusuyla evden çıkmayarak intiharın eşiğine geldiğini okuyunca çok üzülmüştüm. Üstelik Kleptomani hastaları bu eylemi ekonomik kaygılarla da yapmıyorlar. Konu çok hassas. Perakendeci dostlar ticari menfaatleri konusunda her türlü tedbiri alsınlar ancak insani hassasiyetlerini ve konunun sosyal ve psikolojik yönlerini de düşünerek hareket etsinler. Aksi halde çok üzücü istenmeyen durumlarla da karşılaşılabilir…

 

 Kimseye hiçbir şey öğretemem, sadece onların düşünmelerini sağlayabilirim.

                                                                                                                                  Sokrates