Yazarlar

Plastik atık sorumluluğu


29 Kasım 2016

Plastiği önce tanımalıyız. Aslında marketlere girdiğimiz andan itibaren çok değişik mamul çeşidiyle karşımıza çıktığı için fazla yabancı değiliz. Ancak ana ham madde olarak da 8 türü yaygın olarak üretimde kullanılmaktadır.

 Polietilen: Evlerimizde en çok kullandığımız plastik türüdür. Çamaşır suyu, deterjan, şampuan şişeleri, alışveriş ve çöp torbaları, plastik kaplar, plastik kutular, mutfak eşyaları, kaplamalar, boru ve tüp, oyuncak ve ambalaj filmi üretiminde kullanılıyor.

Polipropilen: Deterjan kutularının kapakları, margarin kapları, tekstil ve yiyecek paketlemesi gibi ambalaj malzemeleri üretilir. Dayanıklı olması ve geri dönüştürülebilirliği sayesinde otomotiv sektöründe önemli kullanım alanı bulmaktadır.

PVC: Yiyecek dışı şişeler, çit, parmaklık, pencere yapımında kullanılır.

Polisitiren: Oyuncak, videokaset, yalıtım malzemeleri yapımında kullanılır. Berrak ve kullanım kolaylığı vardır.

PET: Berrak, dayanıklı ve serttir. Meşrubat, su şişeleri ve kavanoz yapılır.

Polyester: Tekstilde kullanımı yaygındır.

Polyamid: Fiber, diş fırçası kılları, misina yapılır.

Polikarbonat: CD ve gözlük imalatında kullanılır.

Bizi en fazla ilgilendiren tarafı; plastikler çöpe atıldığı zaman çürümez, paslanmaz, çözünmez ve doğada bozulmadan 100 ile 1000 yıl kalır; suyun ve toprağın kirlenmesine sebep olur. Bu nedenle metal, cam, karton, ahşap yanında insan sağlığı için en büyük tehdit olarak karşımızda duruyor. Deniz çöplerinin % 70’ini plastik çöp oluşturuyor. İşin en vahim tarafı; içlerindeki zehirli maddeler, bu parçacıkları yutan deniz canlıları yoluyla beslenme zincirine dâhil oluyor ve insana kadar ulaşıyor.

Üretimi ile uğraşan geniş kitleler olduğu halde, geri dönüşümü ile ilgilen yok denecek kadar az! Üstelik 1 saniyede üretilip, 500 yılda toprağa karıştığı düşünülürse, en fazla kafa yorulması gereken konudur. Birleşmiş Milletler, bu yıl yayınladığı bir araştırmada net bir şekilde plastiğin ‘çevre düşmanı’ olduğunu tasdik etti. Demek ki, geri dönüşecek zinciri kuramıyorsanız hem kullanımını sınırlayacaksınız hem de başka alternatiflere yöneleceksiniz. Nitekim AB Komisyonu plastik poşetlerin yasaklanmasına ilişkin düzenlemeleri destekliyor.

Bütün gelişmiş ülkelerin atıkları sınıflayarak toplamasına, geri dönüşüm için teknolojiye yatırım yapmasına, kullanımda tüketiciyi alternatif ürünlere zorlamasına, üretimde alternatif hammadde için kafa yormasına bakarak, biraz da bizim hareketlenmemiz gerekiyor.

Marketlerimizden yılda sadece tahminen 23 milyar plastik torba çıkışı var. Kişi başına 300 adet torba tüketildiği görülüyor. Bu rakam, Almanya’da kişi başına 71 adet olmasına rağmen, 2025 hedefleri bu rakamı 40’a indirmek. Bu ülkede zaten yıllardır büyük perakendeciler poşete ücret alırken, Temmuz 2016’dan itibaren Çevre Bakanlığı ile perakende sektörü arasında imzalanan (260 zinciri kapsıyor) anlaşma ile poşet tamamen ücretli hale geldi. Fransa, Tayvan, İrlanda, Güney Afrika ve ABD’nin birçok eyaletinde ise tamamen yasaklandı.

Ülkemizde yıllarca hurda plastikten basit usulle elde edilen siyah poşetler serbestçe kullanıldı. Bu poşetler genellikle pet şişe, kova ve tıbbi atık gibi kirli malzemelerin çöplerden toplanıp işlenmesiyle üretildi. Kusurlar siyah renkle örtülerek tüketiciye sunuldu. Satıcılar, ucuz olduğu için tüketiciler de içindeki ürünleri göstermediği için kabullendi. Kanserojen olma riski sık sık açıklandı (Prof. Dr. Hamdi Temel).

Yasaklanması hâlâ belediyelerin takdirindedir. Kullanımı azalsa da, pazar ve seyyar satıcıların ilgisi devam etmektedir.

Bazı perakendecilerimizin plastik poşet yerine müşteriyi ücretli bez alışveriş torbalarına yönlendirmesi istenen faydayı sağlamamıştır. Zira bir tane isteyene dört tane bedelsiz plastik torba verenler devam ettiği sürece, çöp torbası niyetine de alan müşterinin ilgisi plastik lehine devam edecektir. Oysa tüketicinin bilinçlendirilmesi yanında, plastik poşetin de ücretli olması, kâğıt ve kumaş torbaların tercih edilmesini sağlayabilirdi. Dedelerimizden kalan ve defalarca kullanılan ucuz fileler, bir diğer alternatif olarak sunulabilirdi. Yapılacak iş tüketiciye bu alışkanlığın verilmesidir.

Gelişmiş ülkeler bir taraftan bu işlemleri devreye soktukları gibi, diğer taraftan plastik ambalaja alternatif bulma çalışmalarına da devam ediyorlar.

İzlandalı ürün tasarımcısı Ari Jonsson deniz yosunundan su şişesi tasarladı. Bu şişenin özelliği; kendine özgü biçimini boşalana kadar koruyor, sonra da çözünmeye başlıyor. Plastiğe alternatif bir başka madde de; kabuklu deniz canlılarının ve bazı böceklerin kabuklarında bulunan kitin maddesidir. En büyük avantajı ise, dünyanın her yerinde en bol bulunan organik madde olmasıdır.

Değerli bir hammadde kaynağı olan plastik atıkların kaynağında ayrı toplanması, geri dönüşüme kazandırılması ile çevre kirliliğinin engellenmesi, doğal kaynakların korunması, enerji tasarrufu ve ekonomiye katkı yapması sağlanmalıdır. 1 ton plastiğin geri dönüşümü ile 16 varil petrol ve 5774 kwh elektrik enerjisi tasarruf edildiği bilimsel gerçektir.

Eğer plastikler, bilinçli bir şekilde diğer tüm malzemeler gibi geri dönüşüme kazandırılabilse çöp olmaktan çıkacaktır. Ancak gelişmiş ülkeler geri dönüşüme büyük önem verirlerken, maalesef ülkemiz bu konuda fazla aktif olamıyor.

Ercüment Tunçalp /Perakende Uzmanı