 
          pazar
        
        
          121
        
        
          
            “Bir tarafa market, bir tarafa borsa fiyatı konuyor”
          
        
        
          Şeker fiyatlarının dünya fiyatlarına göre yüksek olduğuna dair
        
        
          zaman zaman basında yer alan haberler şehir efsanesinden ibarettir.
        
        
          Bize göre, ihtiyaç duyuldukça pompalanmaktadır. En başta bu tür
        
        
          haberlerde yapılan kıyaslamaların mecrası farklıdır. Bizim ülkemizdeki
        
        
          raf fiyatlarıyla Londra Borsası’ndaki şeker fiyatları üzerinden sürekli
        
        
          bir karşılaştırma yapılmaktadır. Atatürk Bulvarı’ndaki bir marketin
        
        
          raf fiyatını baz alıyorsan, onu ancak Londra’daki bir bulvar üzerindeki
        
        
          marketin etiket fiyatıyla karşılaştırabilirsin. Ancak bizim basınımızda
        
        
          zaman zaman çıkan haberlerde öyle yapılmıyor. Bir tarafa market fiyatı
        
        
          bir tarafa borsa fiyatı konuyor ve bakın pahalı deniyor. Hayır, efendim
        
        
          öyle bir şey yok. Önce şunu söylemem lazım; dünya borsa fiyatlarıyla
        
        
          ülkelerin iç tüketim fiyatları aynı şeyi ifade etmez. Şeker borsasındaki
        
        
          fiyatlar navlunsuz ve iç tüketim öncesi vergilerden arındırılmış
        
        
          fiyatlardır. Kaldı ki, borsa fiyatı kamış şekerinin fiyatını ifade eder.
        
        
          Ülkemiz iç tüketim fiyatı açısından Avrupa ülkeleri ve diğer kıtalardaki
        
        
          bazı ülkeler ile kıyaslandığında bizim tüketicimizin, bazı haberlerde
        
        
          ifade edildiği gibi dünyaya göre üç dört kat pahalı şeker tükettiği, dört
        
        
          beş kat abartıdır.
        
        
          Örnek olsun diye iki sene önce yaptığımız çalışmayı sizinle
        
        
          paylaşabilirim. Kaldı ki, bu fiyatlar üç aşağı beş yukarı aynı seviyededir.
        
        
          İşin doğrusu şudur; dünyanın en pahalı şekerini Zimbabweliler
        
        
          tüketiyor. Şekere perakendede ton başına 3.744 $ ödüyorlar. Elbette
        
        
          biz, kendimizi Zimbabwe’nin durumuyla karşılaştırmayacağız. Biz,
        
        
          muadillerimize ya da içinde yer almak istediğimiz ekonomik topluluğa
        
        
          bakacağız. Orada da durum şu; Fransızlar şekere ton başına ortalama
        
        
          (KDV hariç) 1916 $, Finliler 1.828 $, Norveçliler 1.740 $, Almanlar ve
        
        
          Avusturyalılar 1.586 $, İsveçliler 1.564 $, Belçikalılar 1.476 $ ödüyorlar.
        
        
          Bizim ülkemizde ise, tüketici ton başına ortalama 1.476 $ dolar fiyat
        
        
          ödeyerek şeker tüketiyor. Rakamlar bunlar ve bu rakamlar uluslararası
        
        
          kuruluşların yayınladığı resmi rakamlar. İsteyen FAO’nun ya da AB’nin
        
        
          ilgili kuruluşlarının internet sitelerine girip bakabilir. Bu, zaman zaman
        
        
          çıkan haberlerin maksadı cambaza bak diyerek, milleti oyalamaktan
        
        
          ibarettir. O oyalama esnasında pancar şekerinin alternatifi olan ve
        
        
          toplum sağlığı için ciddi tehditler oluşturduğu bilim adamlarınca iddia
        
        
          edilen ürünler üzerinde yapmamız gereken tartışma, kamuoyunun
        
        
          önünden kaçırılmaktadır. Mesele bize göre bundan ibarettir.
        
        
          Şeker sektörünü cİddİ bİr
        
        
          tehlİke beklİyor
        
        
          Hüseyin Akay
        
        
          Kayseri Şeker - Yönetim Kurulu Başkanı
        
        
          Kayseri Şeker, son 3 yılda 222 milyon lira kâr etti. Geçen yıl net kârımız ise
        
        
          122 milyon lira oldu. 2 bin kişiye istihdam sağlayan bir kuruluşuz. Perakende
        
        
          sektörüne Pankent markasıya hizmet veriyoruz. Biz Kayseri Şeker Yöneticileri,
        
        
          çiftçiler ve diğer paydaşlarımızla birlikte çalışarak bu başarıya ulaşıyoruz.
        
        
          Türkiye’de şeker sektörünü ciddi bir tehlike beklediğini görmekteyiz. 2017’de,
        
        
          AB şeker kotalarını serbest bırakıyor. Şeker ticareti de serbestleşecek. Avrupa’ya
        
        
          göre bizdeki maliyetler de daha yüksek. Eğer sektör 2017’ye iyi hazırlanmazsa,
        
        
          Avrupa’nın ucuza ürettiği şeker Türkiye’de satılacak. Ve şeker fabrikalarımız
        
        
          kapanacak, sektör batma noktasına gelecek. 200 bin çiftçi, ailesinin geçimini
        
        
          bu sektörden sağlıyor; ancak sektörün resmi rakamlara yansımayan 50-60 bin
        
        
          çalışanı daha olduğunu sanıyoruz. Özelleştirme ile ilgili daha önce yapılan iki
        
        
          ihale iptal edildi. Bu fabrikaların kapasiteleri az, üretimmaliyetleri yüksek.
        
        
          Ülkedeki şeker fiyatlarını da onlar belirliyor. Verimi ve kapasitesi düşük olan,
        
        
          yılda 10 gün çalışan fabrikalar var. Yüksek maliyetler nedeniyle tüketici de
        
        
          yüksek bedellerle şeker tüketmek zorunda kalıyor. Eğer şeker ucuza üretilecekse,
        
        
          verimlilik esası dikkate alınacaksa, küçük kapasiteli fabrikaların bazılarının devre
        
        
          dışı kalması gerekli. Türkiye’de 8’i özel, 33 şeker fabrikası var. Kota ve kapasite
        
        
          yükseltilmesi şartıyla 12-13 fabrika daha Türkiye’nin ihtiyacını karşılar. Türkiye,
        
        
          bir an önce karar vermeli. Avrupa ile arasındaki açığı kapatmalı. Bu fabrikaların
        
        
          bir an önce devletin elinden çıkması lazım. Satış işlemi olmuyorsa, özelleştirmede
        
        
          farklı bir model uygulanabilir. Yetkili birimlere kapasite artırımı şartıyla kira
        
        
          modelini teklif ettik. Eğer kiraya verme modeli uygulanırsa, Avrupa ile aramızda
        
        
          yaşanması beklenen sorunun çözümü için bir adım atılmış olabilir.