Page 56 - PERDER 36
P. 56
Ancak en azından bundan sonrası için umutluyuz. Nüfus neredeyse ikiye
katlamış olmasına karşın ne yazık ki talep aynı oranda artmıyor. En büyük
Pazar
etken ülkemizdeki beslenme kültürünün değişmesi. Ürün bazında mercimek
gibi ürünler kendini korudu, çünkü halen bir çorba kültürümüz var. Ancak
özellikle pişirmesi zaman isteyen taneli ürünlerde tüketim artmıyor. Kentlerde
önce öğle yemeği ortadan kalktı. Herkes çalışmaya başladı. Sonrasında ise
akşam yemeği ortadan kalkmaya başladı. Dışarıda yeme, hazır yemek alma
veya zahmet istemeyen hızlı ürünlere yönelme oldu.
Bizim sektörümüzde rakamsal ölçüm çok zor. Kayıt dışılık varsa da PAKDER
üyesi dernekler kayıt altında, çünkü organize perakendeye çalışıyor. Ancak
bakliyatın pazara sunulduğu daha birçok kanal var. Bizim belirlediğimiz
rakamlara göre Türkiye 1 milyon 800 bin ton civarı pirinç, bulgur ve bakliyat
Perakendecİlerİn önemİ büyük tüketiyor. Bunun içinde taneli ürünler bulunuyor. Özellikle pirinçte çok önemli
bir başarı sağlandı. Çeltik üretimi son 10 yılda iki katına çıktı. Bizim en çok
Hakkı İsmet Aral ölçemediğimiz ürün ise bulgur. Çünkü köylerde insanlar kendi bulgurunu kendi
yapıyor ve mal değişimi var. Toplam rakam bundan çok daha yüksektir. Yine
PAKDER Başkanı de kişi başına aldığınızda bakliyat tüketimi çok düşük. Ancak hakikaten de
Dünya ticari üretiminde %17 artış, ithalat - ihracat üzerinden bakıldığında sağlıklı beslenmenin öneminin anlaşılıyor olması önemli bir gelişme. Örneğin
da, bakliyat ihracat hacminde %20’lik artış var. Ülkemizin ihracat hacminde kentlerde yıllarca ikinci plana itilen bulgurun değeri şimdi anlaşılıyor. Kentli
ise bunu maalesef göremiyoruz. %42 oranında bir azalma bulunuyor. Türkiye ve eğitimli tüketici eskiden bulguru hor görürken şimdi bulgurun kalitesini
bakliyat ihracatının yıllar içerisinde azalmasının en büyük nedeni; 90’lı ve yararını anladı.
yıllarda 20,3 milyon dekar olarak ekim yapılan bakliyat ürünlerinin, 2014 Bizim avantajımız özellikle Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda çok kararlı ve istekli
yılına gelindiğinde 7,4 milyon dekar alana düşmesidir. 90’lı yıllarda yaklaşık olmasıdır. Türkiye’de obezite yüzde 33. Her üç kişiden biri obez. Bu korkunç
1,6 milyon - 1,8 milyon ton aralığında bakliyat üretilirken bugün maalesef 1 bir rakam. Türk insanı maalesef elinde imkânlar da olmasına, bu kadar sağlıklı
ürünleri olan bir ülke olmamıza, bu kadar güzel bir yemek kültürü olmasına
milyon tonlara kadar inmiştir.
Türkiye, 1985 ila 1994 arasında dünyanın en önemli bakliyat üreticilerinden rağmen kendi kendine kötülük yapıyor. Biz PAKDER olarak bu konuyu ticaretin
biriydi. Örneğin, yeşil mercimekte dünyadaki en önde gelen ihracatçı ülke de ötesinde bir görev, bir sosyal sorumluluk, memleketimize karşı bir borç
konumundaydık. Mercimekte birinciydik, bakliyatın genelinde ise dünya olarak görmekteyiz.
ticaretinde hep ilk üçte yer alırdı. Enteresan bir rakam vereyim; 1987 yılında Bizler üretici ile perakendeci arasındaki köprüyüz. Dolayısıyla tüketicilerin
bakliyat ihracatımız 756 bin 989 kilo. Bugünün rayicinden ele alırsan 750 bu ürünleri tercih etmesi için perakendeci ile ortak çalışmalar yaparken bir
milyon dolar eder. Bugün ise ihracatımız 200 milyon dolar civarında. Kayıp yandan da üretici ile standartları korumak ve yukarı çekmek için çalışıyoruz.
çok büyük. PAKDER’in en önemli amacı ve her platformda dile getirdiği konu Sorumluluğumuz iki yönlü. Mesela, Türkiye dünyada buğday üreten ülkeler
arasında 8’inci, ama verim açısından 70’inci. Buna karşın çeltikte 7’inci sıradayız.
bu kaybedilen üretimi geri kazanmaktır.
Yani çeltikte bilimsel üretimle bu işi başarmışız. Dolayısıyla biz verimlilik için
Kırılma… çalışmalıyız.
Kırılma 1994 krizinde yaşandı. O yıldan sonra TMO bakliyat alımlarını durdurdu.
Sadece buğdayda taban fiyat belirlemeye başladı. Bu karardan sonra üretici Zararına mal satışlarına dikkat…
ekimden kaçmaya başladı. Çünkü önceden devlet garantisi vardı. Devlet elini Bakliyatınyüzde60’ıperakendekanallarındantüketiciyeulaşıyor.Diğerkanallar
çekince herkes pancar ve buğday gibi ürünlere döndü. Çünkü o yıla kadar semt pazarları, catering, askeriye, açık ürün satılan diğer kanallar vs… Bu pay,
üreticinin özel sektörle çalışma alışkanlığı yoktu. Devlet bu kararı birden her geçen gün perakende lehine artmaktadır. Dolayısıyla perakendecilerin
alınca, bir “ara geçiş modeli” uygulamayınca bir anda üretici ekimden kaçtı önemi bu noktada büyük. Yerel zincirleri yakından takip ediyor, PAKDER
ve maalesef sektörde büyük bir kan kaybı yaşandı. Bu arada biz geri giderken olarak onların gelişiminden mutluluk duyuyoruz. Bizler perakende zincirleri
Kanada, ABD, Meksika gibi ülkeler bakliyatta büyük atılım yaptı. Örneğin yeşil için iyi üreticileriz. Birçoğu gıda toptancılığından geldiği için bu sektörü de
mercimekte Kanada hükümetinin özel desteğiyle bu ülke lider konuma geldi. iyi biliyorlar. Kendi sektörleri gibi görüyorlar. Bu açıdan bizleri anlıyorlar.
Devletin destek vermesinin nedeni Kanada’nın yeşil mercimekteki inanılmaz Beklentimiz, özellikle indirim dönemlerinde zararına mal satışlarına dikkat
besleyicilik ve sağlığa faydalarını görmüş, ihracat şansının yüksek olduğunu etmeleridir. Biz bakliyatın standartını artırmak istiyorsak perakendeci burada
gerçekten kilit rol oynuyor. Perakendecinin talepleri önce paketli bakliyatçıları
anlamış olması ve bu ürünü stratejik ürün olarak belirlemesidir.
sonrasında da bizlerden geçerek üreticiyi etkiliyor. Onlardan ricamız satınalma
Beslenme alışkanlığı
1994’te alınan büyük yaradan sonra bu düşüş yıllarca sürdü. Ancak paketli sürecinde işini doğru yapan, tüketiciye düzgün, kaliteli ürün sunmak isteyen
bakliyat sektörünün gelişmesiyle, PAKDER’in çalışmalarıyla üretici nihayet firmaları olumsuz şartlara itmemeleridir. Paketli bakliyatçı kazanabilmeli
özel sektörle çalışma alışkanlığını geri kazanmaya başladı. Derneğimiz bu ki, üreticiye kazandırsın. Üretici kazansın ki, ürününe yatırım yapsın. Ürüne
konuda gerçekten çok emek verdi. 2007 yılından itibaren devlet tekrar destek yatırım olsun ki, hem kendimize yetelim hem dünyaya açılalım. Dolayısıyla
primi vermeye başladı. Geç kalınmadı mı derseniz elbette çok geç kalındı. bu zincirin tamamında ülkemiz kazanacaktır.
katlamış olmasına karşın ne yazık ki talep aynı oranda artmıyor. En büyük
Pazar
etken ülkemizdeki beslenme kültürünün değişmesi. Ürün bazında mercimek
gibi ürünler kendini korudu, çünkü halen bir çorba kültürümüz var. Ancak
özellikle pişirmesi zaman isteyen taneli ürünlerde tüketim artmıyor. Kentlerde
önce öğle yemeği ortadan kalktı. Herkes çalışmaya başladı. Sonrasında ise
akşam yemeği ortadan kalkmaya başladı. Dışarıda yeme, hazır yemek alma
veya zahmet istemeyen hızlı ürünlere yönelme oldu.
Bizim sektörümüzde rakamsal ölçüm çok zor. Kayıt dışılık varsa da PAKDER
üyesi dernekler kayıt altında, çünkü organize perakendeye çalışıyor. Ancak
bakliyatın pazara sunulduğu daha birçok kanal var. Bizim belirlediğimiz
rakamlara göre Türkiye 1 milyon 800 bin ton civarı pirinç, bulgur ve bakliyat
Perakendecİlerİn önemİ büyük tüketiyor. Bunun içinde taneli ürünler bulunuyor. Özellikle pirinçte çok önemli
bir başarı sağlandı. Çeltik üretimi son 10 yılda iki katına çıktı. Bizim en çok
Hakkı İsmet Aral ölçemediğimiz ürün ise bulgur. Çünkü köylerde insanlar kendi bulgurunu kendi
yapıyor ve mal değişimi var. Toplam rakam bundan çok daha yüksektir. Yine
PAKDER Başkanı de kişi başına aldığınızda bakliyat tüketimi çok düşük. Ancak hakikaten de
Dünya ticari üretiminde %17 artış, ithalat - ihracat üzerinden bakıldığında sağlıklı beslenmenin öneminin anlaşılıyor olması önemli bir gelişme. Örneğin
da, bakliyat ihracat hacminde %20’lik artış var. Ülkemizin ihracat hacminde kentlerde yıllarca ikinci plana itilen bulgurun değeri şimdi anlaşılıyor. Kentli
ise bunu maalesef göremiyoruz. %42 oranında bir azalma bulunuyor. Türkiye ve eğitimli tüketici eskiden bulguru hor görürken şimdi bulgurun kalitesini
bakliyat ihracatının yıllar içerisinde azalmasının en büyük nedeni; 90’lı ve yararını anladı.
yıllarda 20,3 milyon dekar olarak ekim yapılan bakliyat ürünlerinin, 2014 Bizim avantajımız özellikle Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda çok kararlı ve istekli
yılına gelindiğinde 7,4 milyon dekar alana düşmesidir. 90’lı yıllarda yaklaşık olmasıdır. Türkiye’de obezite yüzde 33. Her üç kişiden biri obez. Bu korkunç
1,6 milyon - 1,8 milyon ton aralığında bakliyat üretilirken bugün maalesef 1 bir rakam. Türk insanı maalesef elinde imkânlar da olmasına, bu kadar sağlıklı
ürünleri olan bir ülke olmamıza, bu kadar güzel bir yemek kültürü olmasına
milyon tonlara kadar inmiştir.
Türkiye, 1985 ila 1994 arasında dünyanın en önemli bakliyat üreticilerinden rağmen kendi kendine kötülük yapıyor. Biz PAKDER olarak bu konuyu ticaretin
biriydi. Örneğin, yeşil mercimekte dünyadaki en önde gelen ihracatçı ülke de ötesinde bir görev, bir sosyal sorumluluk, memleketimize karşı bir borç
konumundaydık. Mercimekte birinciydik, bakliyatın genelinde ise dünya olarak görmekteyiz.
ticaretinde hep ilk üçte yer alırdı. Enteresan bir rakam vereyim; 1987 yılında Bizler üretici ile perakendeci arasındaki köprüyüz. Dolayısıyla tüketicilerin
bakliyat ihracatımız 756 bin 989 kilo. Bugünün rayicinden ele alırsan 750 bu ürünleri tercih etmesi için perakendeci ile ortak çalışmalar yaparken bir
milyon dolar eder. Bugün ise ihracatımız 200 milyon dolar civarında. Kayıp yandan da üretici ile standartları korumak ve yukarı çekmek için çalışıyoruz.
çok büyük. PAKDER’in en önemli amacı ve her platformda dile getirdiği konu Sorumluluğumuz iki yönlü. Mesela, Türkiye dünyada buğday üreten ülkeler
arasında 8’inci, ama verim açısından 70’inci. Buna karşın çeltikte 7’inci sıradayız.
bu kaybedilen üretimi geri kazanmaktır.
Yani çeltikte bilimsel üretimle bu işi başarmışız. Dolayısıyla biz verimlilik için
Kırılma… çalışmalıyız.
Kırılma 1994 krizinde yaşandı. O yıldan sonra TMO bakliyat alımlarını durdurdu.
Sadece buğdayda taban fiyat belirlemeye başladı. Bu karardan sonra üretici Zararına mal satışlarına dikkat…
ekimden kaçmaya başladı. Çünkü önceden devlet garantisi vardı. Devlet elini Bakliyatınyüzde60’ıperakendekanallarındantüketiciyeulaşıyor.Diğerkanallar
çekince herkes pancar ve buğday gibi ürünlere döndü. Çünkü o yıla kadar semt pazarları, catering, askeriye, açık ürün satılan diğer kanallar vs… Bu pay,
üreticinin özel sektörle çalışma alışkanlığı yoktu. Devlet bu kararı birden her geçen gün perakende lehine artmaktadır. Dolayısıyla perakendecilerin
alınca, bir “ara geçiş modeli” uygulamayınca bir anda üretici ekimden kaçtı önemi bu noktada büyük. Yerel zincirleri yakından takip ediyor, PAKDER
ve maalesef sektörde büyük bir kan kaybı yaşandı. Bu arada biz geri giderken olarak onların gelişiminden mutluluk duyuyoruz. Bizler perakende zincirleri
Kanada, ABD, Meksika gibi ülkeler bakliyatta büyük atılım yaptı. Örneğin yeşil için iyi üreticileriz. Birçoğu gıda toptancılığından geldiği için bu sektörü de
mercimekte Kanada hükümetinin özel desteğiyle bu ülke lider konuma geldi. iyi biliyorlar. Kendi sektörleri gibi görüyorlar. Bu açıdan bizleri anlıyorlar.
Devletin destek vermesinin nedeni Kanada’nın yeşil mercimekteki inanılmaz Beklentimiz, özellikle indirim dönemlerinde zararına mal satışlarına dikkat
besleyicilik ve sağlığa faydalarını görmüş, ihracat şansının yüksek olduğunu etmeleridir. Biz bakliyatın standartını artırmak istiyorsak perakendeci burada
gerçekten kilit rol oynuyor. Perakendecinin talepleri önce paketli bakliyatçıları
anlamış olması ve bu ürünü stratejik ürün olarak belirlemesidir.
sonrasında da bizlerden geçerek üreticiyi etkiliyor. Onlardan ricamız satınalma
Beslenme alışkanlığı
1994’te alınan büyük yaradan sonra bu düşüş yıllarca sürdü. Ancak paketli sürecinde işini doğru yapan, tüketiciye düzgün, kaliteli ürün sunmak isteyen
bakliyat sektörünün gelişmesiyle, PAKDER’in çalışmalarıyla üretici nihayet firmaları olumsuz şartlara itmemeleridir. Paketli bakliyatçı kazanabilmeli
özel sektörle çalışma alışkanlığını geri kazanmaya başladı. Derneğimiz bu ki, üreticiye kazandırsın. Üretici kazansın ki, ürününe yatırım yapsın. Ürüne
konuda gerçekten çok emek verdi. 2007 yılından itibaren devlet tekrar destek yatırım olsun ki, hem kendimize yetelim hem dünyaya açılalım. Dolayısıyla
primi vermeye başladı. Geç kalınmadı mı derseniz elbette çok geç kalındı. bu zincirin tamamında ülkemiz kazanacaktır.