Perder 39. Sayı - page 21

19
“İyi beslen mutlu yaşa”
Kahvaltı sofrasında doğuda ciğer yenirken
Ege’de ot yenir. Kültüre göre yedikleriniz
değişir. Fakat ne olursa olsun beslenme
Türk insanı için mutluluk kaynağıdır.
Sağlıklı beslenme dengeyle ilgilidir; ne
kadar hareketli olduğunuza bağlı olarak
belirli miktarda yemek yiyerek ve farklı
yiyeceklerin tadını çıkararak, ihtiyacınız
olan tüm besinleri alırsınız.
İnsan vücudu düzgün çalışabilmek için
50’den fazla besine ihtiyaç duyar. Tek
seferde bize tüm bu besinleri sağlayan
bir tek yiyecek ya da içecek yoktur. Bu
nedenle, her gün doğru miktarlarda farklı
yiyeceklerden tüketmek önemlidir. Kah-
valtı etmek, sadece bir muz ve bir bardak
süt ile bile olsa, güne hızlı bir başlangıç
yaptırır ve gün boyu vücudun istikrarlı bir
enerji seviyesini korumasını kolaylaştırır.
Çocuklarınızın erken yaşta kahvaltı etme
alışkanlığı kazanmalarını sağlayabil-
irseniz, bu iyi alışkanlık ömür boyu devam
eder. Sizin için de ,çocuklarınız için de bir
şeyler atıştırmak istediğinizde cipslere
veya bisküvilere başvurmak kolaydır, ama
genelde bunların besin değerleri düşük,
kalorileri ise yüksektir.
Bunun yerine dolaplarınızı meyve, tuzsuz
fıstık ve sade yoğurt gibi daha sağlıklı
atıştırmalıklar ile doldurmayı deneyin.
Öğünlerde içecek tercihini sudan yana
kullanın, meyve sularını ve tatlı içece-
kleri ara sıra tükettiğiniz ikramlar olarak
düşünün.
Meyve suyu değerli besin maddelerine
sahiptir ve büyüme süresince aktif olan
beden için yüksek enerji sağlasa da,
susadıklarında çocuklar ilk olarak şekerle
tatlandırılmış içeceklere değil suya
başvurmalıdır. Televizyonun karşısında
yemek, ofis masanızda öğle yemeğini
geçiştirmek ve hareket halindeyken bir
şeyler atıştırmak cazip gelebilir.
Çocuklarınızı sizinle birlikte masada
düzenli yemeye teşvik edebilirseniz, bu
sadece atıştırmayı azaltmakla kalmaz
aynı zamanda onlara değerli sosyal bec-
eriler de kazandırır. Günde ortalama 200
kez beslenmeyle ilgili karar veriyoruz. Bu
yüzden doğru seçimler yaparak hem bi-
zim, hem de sevdiklerimizin daha sağlıklı
ve mutlu bir hayat yaşayabilmesi için: “İyi
Beslen Mutlu Yaşa” diyoruz
Kalp ve damar hastalığı riskini azalt-
abilmek için beslenme rehberlerinin
önerileri arasında; genel beslenme
alışkanlıklarının sağlıklı olması, sağlıklı
vücut ağırlığına, arzu edilen bir kolesterol
profiline ve kan basıncı değerlerine sahip
olmak gibi maddeler bulunuyor. Sigara
kullanmamak ve aktif bir yaşam sürmek
de hastalık riskini düşürmeye yardımcı
diğer iki unsur. Bu hastalıktan korunmak
ve zararlarından en az düzeyde etkilen-
mek için kişiye özel bir sağlık danışman-
lığı hizmeti almak da faydalı olacaktır.
Kullandığımız yağların çeşidi, pişirme
yöntemleri, az lif ve fazla tuz tüketimi
kalbe giden damarlarda tahribata neden
olarak, plak oluşumuna, hipertansiyona,
damar tıkanıklığına ve sonunda kalp krizi
ya da felce neden olabiliyor. Bu nedenle
lifli gıdalar, tam tahıllar, sebze ve meyvel-
er yönünden zengin; zeytinyağının tercih
edildiği fakat ölçülü kullanıldığı; trans yağ
asitleri ve doymuş yağ içeren gıdaların,
özellikle hayvansal besinlerin yağsız
olanlarının seçildiği; kızartma yerine
fırınlama, haşlama ya da buharda pişirme
mağazanın ayrı bir marka kimliği olabilir.
Çünkü her mağazanın lokasyonu ayrıdır
ve her mağazanın müşteri kitlesi de
ayrıdır. Dolayısıyla her mağaza için ayrı
bir strateji gerekir.
Markanın, marka olmasının temel nedeni
her şey daha da kalabalıklaşıyor. Piyasa-
da çok fazla şirket, ürün, hizmet, reklam
var. Bu fazlalığın hepsi tüketici beyninde
yer bulamıyor. Beyin ilk öğrendiğini hiç
unutmuyor. Son öğrendiğini ortalıyor,
tekrar pekiştirmen gerekiyor. Bir kate-
goride 10 tane marka varsa 10’uncuya
gelene kadar çok zaman harcıyor. Onun
için beyinin özelliklerini iyi bilmemiz ger-
ekiyor. Bu karmaşa içerisinde hergün 300
tane reklam izliyorsunuz. Beyin bir çöplük
gibi her gün bunları alıyor. Bir yere git-
tiğinizde bir tanesini hatırlıyorsunuz, ama
geri kalanların çoğu aklınıza gelmiyor.
Dünya sürekli değişiyor ve daha fazla bilgi
geliyor. İş dünyasındaki kalabalık bizi et-
kiliyor. İki ürün aynıysa ucuzuna gideriz.
Kural bu. İki ürün aynıysa ve siz aynılığa
yarışıyorsanız, kendinizi yenileyemiy-
orsanız, marka da değilseniz, birisi çıkıp
sizden aynı ürünü daha ucuza üretir ve
sizle yarışır. Kural bu.
Markanın konumlanması marka özü,
öneri ve kişilik olarak sınıflandırılabilir.
Marka yaratmak, ürün yaratmak değil,
değer yaratmaktır. Marka özü, pazarlama
sürecidir. İyi bir marka olabilmek için
her yıl reklama iyi bir bütçe ayırmanız
şart. Reklamda yaratıcık net ve ilgi
çekici olmaktır. Süreklilik ve tutarlılık çok
önemli. “Ben bu yıl reklama para harcama
yapmayacağım” demek hiç doğru değil.
İlk önce rakipten kötü olmayacaksın
ve tüketiciyi mutlu edeceksin. Reklamı
tüketiciye dozunda ve sürekli vereceksin.
Bir diğer önemli konu ise markalarınızı
çalışanlarınıza iyi anlatmalısınız. Çalışan-
larınız sizinle aynı kafada değilse tüketici-
yi asla memnun edemezsiniz.
Tedarikçilere de kendinizi anlatmaya ihti-
yacınız da var. Bütün bunları yapabilmek
için bütün kanalları kullanmanız gerekli.
Geleneksel medyayı, sosyal medyayı, şir-
ket içi iletişim kanallarını, sektörel iletişim
kanallarını ayrı ayrı ve hepsinin kendi
dinamiklerine uygun şekilde kullanmanız
gerekli.
Ece Nevra Durukan
Nestle Beslenme, Sağlık ve İyi Yaşam Müdürü
perder
YZB 2014
1...,11,12,13,14,15,16,17,18,19,20 22,23,24,25,26,27,28,29,30,31,...92
Powered by FlippingBook