Perder 35.Sayı - page 28

28
perder
röportaj
KOBİ’lere “İşbirliği ve
Güçbirliği Destek Programı”
KOSGEB, 2010 yılından bu yana uygu-
ladığı “İşbirliği-Güçbirliği Destek Programı”
ile küçük ve orta ölçekli işletmelere farklı
çalışma modelleri sunuyor. Bu program ile
küçük ve orta ölçekli işletmelerin işbirliği-
güçbirliği anlayışıyla bir araya gelerek,
ortak tedarik, ortak tasarım, ortak pazarla-
ma, ortak laboratuar, ortak imalat ve
hizmet sunumu ve benzeri konularda bir-
likteliklerinin desteklenmesi amaçlanıyor.
“İşbirliği-Güçbirliği Destek Programı”nın
ayrıntılarını İstanbul Anadolu Yakası
Hizmet Merkezi Müdürü Dr. Serhat Öztürk
anlattı.
Programın kapsamı ve destek mik-
tarından bahseder misiniz?
KOSGEB’in “İşbirliği-Güçbirliği Destek
Programı” 2010 yılından bu yana uygu-
lanıyor. Bunun uygulamasını yüzlerce
kez yaptık. Uygulama çok farklı ortaklık
modellerine izin verebiliyor. Firmalar,
mevcut bir işletmenin altında ya da yeni
bir firma adı altında birleşebilirler. Ya da
herkes işletmesini kapatır, yeni bir işletme
kurulabilir. Biz istiyoruz ki, bir yıllık mazisi
olan 5 tane KOBİ tanımına uygun işletme
bir araya gelsin. Hiçbirinin payı yüzde 30’u
geçmesin. Bu tip yatırımcıların sayısının
toplam hissedarlığının yüzde 20’yi geçme-
sini istemiyoruz. “İşbirliği Güçbirliği Destek
Programı” kapsamında en az 5 işletme
bir araya gelerek, ortak sorunlarına ortak
çözümler getirmeye yönelik projelerini
sundukları takdirde 250 bin TL’ye kadar
hibe destek sağlayabiliyoruz. 500 bin
TL’ye kadar da, banka teminat mektubu
karşılığında faizsiz kredi veriyoruz. Destek
oranımız %50, 500 bin TL’lik proje gideri
için 250 bin TL’ye varan KOSGEB’ten hibe
alınabilir. İşletme tüm desteği kullanmak
isterse, işletme projesinin toplam boyutu
en az 1 buçuk milyon TL olmak zorunda.
Bu rakamlar da pek çok işletmenin bir
araya gelip, bir yapı kurması için fena
rakamlar değil.
Geri ödemesi kaç yılda yapılıyor?
“İşbirliği Güçbirliği Destek Programı”nın
geri ödemesi, proje süresinden sonra
iki yılda sekiz eşit taksitle yapılıyor.
Dolayısıyla bir yıllık bir projede 36 ayın
sonunda ödeme tamamlanmış oluyor. İki
yıllık bir projede 48 ayın sonunda ödeme
tamamlanmış oluyor.
Perakende sektöründe de çok sayıda
KOBİ var...
Perakende sektöründe büyük oyuncu-
lar var. Hatta dünya çapında devler var.
Burada ayakta kalma mücadelesi veren,
bizim de hedef kitlemiz olan küçük ve orta
ölçekli işletmeler var. Onların da pazarda
hali hazırda bir büyüklüğü var. Ama pazar
her geçen gün daralıyor. Her sektör için bu
böyle. Bu sadece ülkemize özgü bir durum
değil. Bütün dünyada geçerli. Perakende-
ci, ya büyük olmak durumunda ya da bir
araya gelip büyümeye odaklanmalı. Bun-
lardan biri olmazsa yok olmak durumunda
kalacak. Pazar, her geçen gün büyüklerin
eline geçmeye başladı.Tüketici kendince
haklı. En ucuza, en kaliteliyi almak istiyor.
Ama işletmeler küçük olduğu zaman,
az miktarda alım yaptığı zaman büyük
ölçeklilerin sunduğu imkânları müşteris-
ine sunamıyor. Büyük ölçekli işletmeler,
her geçen gün yeni modellerle rekabetin
içine giriyor. Büyük AVM’lerin içinde
market iken; bir de bakıyorsunuz sokak
aralarına girmişler. Büyük zincirler her
alanda aktifler. Sadece bir alanda büyük
mağazamız olsun demiyorlar. Küçük
küçük, çok sayıda zincirler de oluşturuy-
orlar. Dolayısıyla bir araya gelmek, birlikte
olmak bu büyük oyunculara karşı olmazsa
olmaz. İş işten geçmeden bunu yapmak
lazım. Pazar, devlerin eline geçmeden bu
refleksi gösterebilmek gerekiyor. Pa-
zar iyice daraldıktan sonra, sorun iyice
kronikleştikten sonra tedavisi mümkün
olmayabilir hale geliyor. KOSGEB olarak
biz, küçük ve orta ölçekli işletmelere bir
araya gelip, birlik olun diyoruz. Birlikten
kuvvet doğuyor. İşletmelerin bir araya
gelmesi aslında onların doğal çıkarlarına.
Biz de kurum olarak, onlara küçük ödüller
sunarak katalizör görevi görmek istiyoruz.
Büyük işletmelerin tehdidine karşılık,
KOBİ’lerin bir araya gelmesi, varlıklarını
devam ettirebilmelerinin tek yolu.
İş dünyasının rekabet algısını nasıl
buluyorsunuz?
Toplumda aşılması gereken küçük olsun
benim olsun düşüncesi var. Bu zihniyetin
değişmesi gerekiyor. Dünyada otomotiv
sektöründe 20-25 tane üretici vardır belki.
Marka sayısı ve pazar da belli. Hemen
hemen bütün dünyaya hakim bu marka-
lar. Ama ortak motor yapıyorlar veya ortak
çeşitli projeler yapıyorlar. Bir bakıyor-
sunuz, aynı araç farklı markalar üzerinde
basılmış olarak sahada dolaşıyor. Ortak
üretimle ilgili bir proje. Dünya devleri bile
küçük olsun benim olsun demiyorlar. Yeni
pazarlara açılmak gibi bir girişimleri de
yok. Ortak AR-GE yapıp, birlikte motor
geliştiriyorlar. Belli parçaları birlikte üreti-
yorlar. Bizim küçük ve orta ölçekli işletmel-
erimiz de bir araya gelerek farklı pazarlara
açılmak gibi bir hedef koyabilirler kendil-
erine. Birbirimizle rekabet etmek yerine,
bugün ulaşamadığımız pazarlarda rekabet
edebiliriz. İllaki birbirimizle rekabet
etmemiz gerekmiyor. Komşumuzda
gördüğümüz şeylere odaklanarak hemen
hemen her alanda birbirimize rakip oluy-
oruz. Rekabet algımızı artık değiştirmemiz
gerekiyor. En büyük sıkıntılardan bir tane-
si rekabetle ilgili bu yanlış algı. Gerektiği
zaman bir araya gelip, birlikte bir pazara
girebilmek de gerekiyor. Birbirimizin
fiyatını kırarak, aynı müşteriye oynayarak
rekabet etmek durumunda değiliz. Bunları
konuşamıyoruz bile birbirimizle. Küçük
olsun benim olsun anlayışı en büyük
düşmanınız. Toplumda birlikte çalışma
kültürünün yaygınlaşmasını istiyoruz. O
yüzden bu desteğimiz var. Bu desteğin
kültürümüzde de değişiklik yapmasını
2012 yılında KOBİ’lere 20 milyon TL’ye yakın destek verdiklerini belirten KOSGEB İs-
tanbul Anadolu Yakası Hizmet Merkezi Müdürü Dr. Serhat Öztürk, 2013’te bu desteğin
25 milyon TL civarında olacağını tahmin ediyor
Serhat ÖZTÜRK
1...,18,19,20,21,22,23,24,25,26,27 29,30,31,32,33,34,35,36,37,38,...88
Powered by FlippingBook