Perder Dergisi 42. Sayı - page 117

Gece ile gündüz nasıl birbirinden farklıysa, organikle doğal veya organikle
köy kavramları da birbirinden o kadar farklıdır. Köy tavuğu, bildiğiniz
konvansiyonel tavuktur.
Bizim kümesler, kar fırtına
olmadığı zamanlarda sürekli
açıktır. Tavuklar istedikleri
zaman dışarı çıkabilirler.
Alanda da herhangi bir ilaç
veya kimyasal gübre riski
yoktur. Bununla birlikte biz,
hayvanlara hiçbir şekilde
antibiyotik, ilaç ve büyüme
faktörlü hormon vermeyiz.
“Aklımda, Türkiye’de olmayan bir ürün üretmek vardı”
Yurt dışında görev yaptığım dönemde Türkiye’deki bazı
markaların Avrupa’daki exclusive distribütörlüğünü
yapıyordum. O dönemde sadece Avrupa’daki Türklerle
değil, Avrupalı zincirlerle çalışmaya başladık. Türkiye’den
aldığımız ürünleri Avrupalı ların zincir marketlerelerine
koyuyorduk. Avrupalılar, Türkiye’deki organik ürünlerin
tedariki konusunda bizden yardım istediler. Benimi organikle
ticari anlamda tanışmam o şekilde oldu. Ama şahsi olarak
tanışmam eşimin hamile kalmasıyla başladı. Kadınlar hamile
kaldığı zaman beslenmesine daha çok dikkat ediyor. Sonra
Türkiye’ye döndük. Ne yapalım diye konuşurken, organik
ürünlerle devam edelim dedik. İlk etapta yumurta üretimi
ile yola çıktık. Fason yumurta ürettirmek için bir yer bulduk.
Ama benim aklımda hep Türkiye’de olmayan bir ürünü
üretmek vardı. İş ortağı olan abimizin Samsun’da bir tesisi
vardı. 2009 yılının Temmuz ayında ilk civcivleri kümeslere
koyduk. Ağustos ayının başında da, uluslararası bir zincir
ile üreteceğimiz organik tavukların satışı için konuşmaya
gittik. Firma, bizden bir hafta önce kendi içinde bir toplantı
yapmış ve organik ürünleri genişletme kararı almış. arakA,
acaba Türkiye’de organik tavuk üreten var mı diye bir soru
çıkmış o masadan. Durum böyleyken oİlk görüşmeden
sonra firma firma birim arkamızda oldu.bize büyük destek
verdi. Ürünümüz 28 Aralık 2009’da uluslararası zincirlerin
reyonlarına girdi. Küçük çapta yumurtayla başladık; ama asıl
başlangıcımız organik tavuk. Organik tavuklarımızı Samsun
Alaçam’da üretiyoruz.
Ayvacık’ta 8 köy, 37 üretici
2010 yılında İstanbul’da bir fuara katılmıştım. Orada
Çanakkale’nin Ayvacık bölgesinden birkaç tane muhtarla
tanıştım. Dediler ki, “Bizim hayvanlarımız var. Arazilerimiz
müsait. Ama biz hayvanlarımızı değerlendiremiyoruz.” Sonra
Ayvacık’a gittim. Tam Kaz Dağları’nın eteklerinde, bir tarafınız
deniz bir tarafınız orman. Hiç el değmemiş arazileri var; ama
araziler engebeli olduğu için tarım yapamıyorlar. Mecbur
hayvancılık yapacaklar; ama o bölgeye has boz ırk ve yerli
kara dediğimiz iki tane hayvan cinsi var. Onların da et verimi
düşük olduğu için kasaplar tarafından tercih e dilmiyor.
Arazilere yıllardır ilaç ve zirai gübre girmediği için orayı çok
hızlı bir şekilde organiğe çevirdik. İlk sene 4 tane üreticiyle
anlaştık ve toplam 60 hayvan ile başladık. Şu anda Ayvacık’a
bağlı 8 köyde 37 üretici ile çalışıyoruz. Yaklaşık 2600 civarında
hayvanımız var.
“Bu işe başlarken hedefim çocuklardı”
Aynı dönemde, bizim evde salam ve sosis krizleri yaşanmaya
başladı. Çocuklar bunları yemek istiyor. Ne yapalım diye
düşündük. Şarküteri üretmek hızlı ve kolay bir iş. Ama bizim
sıkıntımız şu; biz koruyucu ve katkı maddesi kullanmıyoruz.
Kullanmadığınız zaman salam ve sosisin o kıvamını elde
etmek çok zor. Normalde nitrat ve fosfat tuzu kullanmazsanız
etteki o bağlayıcılığı sağlayamıyorsunuz. Mesela referans
renkler, aslında onu yapan et renginden ziyade nitrat ve
fosfat tuzlarıdır. 3-4 ay bu işin Ar-Ge’si ile uğraştık. Sonunda
Organik Tarım Yönetmeliği’ne uygun bir şekilde reçetemizi
oluşturabildik. Sucuk, sosis ve salam denemelerini yaparken
RÖPORTAJ
115
Muharrem Doğan
1...,107,108,109,110,111,112,113,114,115,116 118,119,120,121,122,123,124,125,126,127,...140
Powered by FlippingBook