Perder Dergisi 42. Sayı - page 90

E
ğitimin temel bir insan hakkı olması, kamusal
sorumluluğunun bulunması, devletlerin herhangi
bir ayrım gözetmeden herkese nitelikli eğitimi
bedelsiz olarak sunma sosyal sorumluluğunu ve
zorunluluğunu getirmektedir. Aksi takdirde eğitim, devletler
açısından kamusal bir sorumluluk değil de parayla alınan
satılan bir hizmet olması durumunu doğurur ki, bu ise bir hak
olmaktan çıkar, maddi olanaklara göre alınan bir ayrıcalığa
dönüşür. Dolayısıyla eğitim hakkı, her yurttaşın temel bir
insan hakkı olarak görülmesi zorunludur. Eğitimin, bir insan
hakkı olarak devletlere ve toplumlara birtakım yükümlülükler
getirmesine dair çok sayıda ulusal ve uluslararası antlaşmalar
ve sözleşmeler bulunmaktadır. Bunlardan yalnızca bir
tanesine, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 26.
maddesine baktığınızda: "Her insanın eğitim görme hakkı
vardır. Eğitim parasızdır, hiç olmazsa ilk ve temel eğitim
evresinde böyle olmalıdır. İlköğretim zorunludur. Teknik ve
mesleki eğitimden herkes yararlanabilmelidir. Yükseköğrenim
herkese, yeteneklerinin ve başarılarının elverdiği ölçüde
tam bir eşitlikle açık olmalıdır. Eğitim, insan şahsiyetinin
tam gelişmesini ve insan hakları ile temel özgürlüklere
saygının güçlenmesini amaçlamalıdır. Bütün uluslar, ırk ve
dinler arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu özendirmeli
ve Birleşmiş Milletler’in barışın korunması yolundaki
çalışmalarını geliştirmelidir. Anne ve babalar, çocuklarına
verilecek eğitimin türünü seçmek hakkına sahiptirler."
“Eğitim, toplumsal değişim aracıdır”
Eğitim hakkı, pek çok uluslararası belgede görüldüğü
gibi insan haklarının bir ön koşulu olarak yer almaktadır.
İnsanların, haklarını kullanabilmeleri veya hak ihlallerine
karşı mücadele edebilmeleri için hangi haklara sahip
olduklarını ve bunları nasıl kullanabileceklerini bilmelerine
ve de anlamlarına bağlıdır. Bu da ancak ve öncelikle eğitim
ile gerçekleşebilir. Eğitim, insan hakları evrensel bildirgesinde
de tanımlandığı gibi hiçbir şekilde hiçbir ayrımcılığı içeremez.
Yani bir başka ifade ile eğitim, sınıf, renk, cinsiyet, dil, din,
politik görüş gibi ayrımlar yapılmadan herkese eşit olarak
sağlanmalıdır. Eğitim, bireyin yalnızca kişiliğinin gelişimini
sağlamakla kalmaz; onun insan haklarına, temel özgürlüklere
ve barışa duyduğu saygısını da pekiştirir. Ayrıca tüm bireylerin
çağdaş bir toplum kurma süreçlerinde daha etkin bir şekilde
katılmalarını sağlarken, toplumsal farklılıkları bir zenginlik
olarak algılanmasına dolayısıyla hoşgörü ve kardeşlik
duygularının gelişmesine katkı sunar. Eğitim süreçleri,
bireyin yaşadığı toplum ile arasındaki her türlü kültürel ve
sosyolojik bağı beslerken diğer yandan birey ile yaşadığı
çevre arasındaki ekolojik bağı güçlendirerek, bireyin çevreye
Temel bİr İnsan hakkı
olarak eğİtİm hakkı
Ekber Işık
TPF Eğitim Danışmanı
serbest köşe
88
1...,80,81,82,83,84,85,86,87,88,89 91,92,93,94,95,96,97,98,99,100,...140
Powered by FlippingBook