 
          RÖPORTAJ
        
        
          76
        
        
          Yaklaşık dokuz ay önce görevi devralan İstanbul PERDER
        
        
          Başkanı Ramazan Ulu, son günlerde mevcut ve yeni üye
        
        
          ziyaretlerine ağırlık verdi. Ziyaretlerden memnuniyetle dönen
        
        
          Ulu’nun hedefi, yılsonuna kadar 65 üyeye ulaşmak. Dernek
        
        
          yönetimine genç kuşakları alarak fark yaratan Ulu ile İstanbul
        
        
          PERDER’i, sektörü ve Perakende Yasası’nı konuştuk.
        
        
          
            Uzun yıllar dernekçilik yapmış biri olarak, sektör
          
        
        
          
            temsilcilerinin derneklere bakış açısı hakkında neler
          
        
        
          
            söylersiniz?
          
        
        
          Y
        
        
          erel perakende sektöründe faaliyet gösteren aktörlerin
        
        
          mutlaka bir derneği olmalıydı. Bunu en başından
        
        
          beri savunanlardan biriydim.  Her dernek büyük bir
        
        
          heyecanla kurulur. Zaten bu, dernekçiliğin doğasında
        
        
          var olan bir şey. Dernekler de, insanlar gibidir. Doğarlar,
        
        
          yükselişe geçerler, sonra da bir durağanlık yaşarlar. İşte bu
        
        
          durağanlığı, yeniden yükselişe çevirebilir ya da düşürebilirsiniz.
        
        
          O da, derneğin mevcut yöneticilerine bağlıdır. PERDER,
        
        
          bir kamu derneği değil. Gönüllülük esasına dayalı olarak
        
        
          örgütlenen bir kuruluş. Derneğimizin üyeleri perakendeciler
        
        
          olunca işimiz biraz daha zorlaşıyor. Çünkü biz bir yöre derneği,
        
        
          bir hemşeri derneği ya da kanarya sevenler derneği değiliz.
        
        
          Her bir üyemizin dünya kadar ticari hacmi var. Yüzlerce insan
        
        
          çalıştırıyoruz. Dolayısıyla, hepimizin ticarete bakışı aynı
        
        
          değil. Öyle olunca da, yönetmek biraz daha zorlaşıyor. Ancak
        
        
          üyeler, iyi şeyler yapıldığını gördükçe derneğe bağlılıkları
        
        
          artıyor. Kendilerini ziyaret edip, yapılanlar anlatıldıkça aidiyet
        
        
          duygusu gelişiyor ve yeni katılımlar gerçekleşiyor. Sektörle
        
        
          ilgili sorunların çözümü için herkesin katkı sunması şart. Bu
        
        
          tür örgütlenmelerin dışında kalarak çözüm beklemeyi doğru
        
        
          bulmuyorum. Herkes katkı sunmalı. Birlikten kuvvet doğar
        
        
          ilkesinden yola çıkacak olursak, derneğin her zaman sektöre,
        
        
          bize ve çalışanlarımıza avantajlar getireceğini düşünüyorum.
        
        
          
            Bu gibi kuruluşlarda kilit nokta üye ile teması sıcak tutmak
          
        
        
          
            ve üyeye dokunmak olabilir mi?
          
        
        
          Doğrusu da bu değil midir? PERDER diye bir dernek var;
        
        
          ama çekim gücü yok. Dışarıdaki insan, bu derneğin ne
        
        
          yaptığını bilmez ki…Bir vesileyle yemek organizasyonuna
        
        
          ya da bir panele gelmiş, dinlemiş gitmiş. Derneğin önemini
        
        
          onlara kimse anlatmamış. Biz, mevcut üyelerimize ve
        
        
          
            Kendimizi çok iyi geliştirmeliyiz. Yani mevcut durumumuzu
          
        
        
          
            koruyabilmek için gereken bütün çabayı sarf etmeliyiz. Ben, mevcut
          
        
        
          
            durumdan çok daha iyi bir şey bekleyemiyorum. Zayıf yönlerimizi
          
        
        
          
            kuvvetli hale dönüştürebilmek için çok acil tedbirler almamız lazım.
          
        
        
          Perakende Yasası
        
        
          oldu bİttİye
        
        
          getİrİldİ